bağımsız olarak çalışıyorlardı ve hiçbir yere varmıyorlardı. | TED | وكانوا يعملون بشكل مستقل ولم يصلوا الى نتيجة ما |
Tıpkı kamu yerleri gibi işleyen, devlet tarafından para alan fakat bağımsız olarak yürüyen bir yer. | TED | و كل ذلك سيتم عمله في اطار النظام التعليمي العام، و يتم تمويله من الموازنة العامة، لكنه يدار بشكل مستقل. |
Ayrıca bağımsız olarak gerilebilen yapılar inşa edebilirler. | TED | ويمكنها كذلك بناء هياكل مرنة بشكل مستقل |
Bu kadar yüksek puanlar, okuldan bağımsız olarak soruşturulurlar. Emin olun. Evet. | Open Subtitles | نتائج عالية كتلك، كانت تستوجب التحقيق، بغض النظر عن من تكون المدرسة. |
İslamiyet'in yaygın din olduğu ülkelerin neredeyse hepsi kişi başına düşen gelirden bağımsız olarak kadın başına altı yedi çocuk oranına sahipler. | TED | والبلدان التي تدين فيها الأغلبية بالإسلام، تقريبا كان لكلها ما بين ستة إلى سبعة طفال لكل امرأة، بغض النظر عن مستوى الدخل. |
Kant, sonuçlardan bağımsız olarak bazı davranışlarımızın tümüyle doğru bazılarının da tamamen yanlış olduğu düşüncesini geliştirmiştir. | TED | لقد طور هذه النظرية التي هي مستقلة عن العواقب، تكون بعض الأفعال محقة والبعض الآخر خطأ. |
Bütün modern kuşların ortak atasının uçabilmesine rağmen, birçok kuş türü bağımsız olarak uçuş kabiliyetini yitirmiştir. | TED | وبالرغم من أن السلف المشترك لجميع طيور هذا العصر استطاع الطيران، العديد من فصائل الطيور المختلفة فقدت قدرتها على الطيران بشكلٍ مستقل. |
Finansmanını biz sağlayacağız, bağımsız olarak. | Open Subtitles | نقوم بتمويله بشكل مُستقل. |
Aurora kollarını taliplerinden bağımsız olarak atarken zarif ve sakin olabilir. | TED | تكون أورورا بعض الأحيان أنيقة ومقيّّدة، تلقي بذراعيها بشكل مستقل عن خاطبيها. |
Onlar bağımsız olarak iki yıl bunu araştırdılar ve sonuçlarını 1999'da Science dergisinde yayınladılar. | TED | استغرق عملهم حوالي سنتين بحث الموضوع بشكل مستقل ومن ثم نشر نتائجهم في مجلة العلوم في 1999. |
Akım durduğunda, ölü kurbağa dış güç kaynaklarından bağımsız olarak canlanır. | Open Subtitles | بعد إزالة التيار الضفدع الميت يجب أن يحتفظ بالصور المتحركة لكن بشكل مستقل عن مصادر الكهرباء الخارجية |
Havadaki müthiş çevikliklerinin altında yatan neden kanatlarını birbirinden bağımsız olarak çırpabilmeleridir. | Open Subtitles | رشاقتهم الكبيرة في الجو تأتي من قدرتهم على تحريك كل زوج من أجنحتها بشكل مستقل تماما. |
Gözler hayvanlar aleminde birbirinden bağımsız olarak en az 40 farklı şekilde evrilmiştir. | Open Subtitles | العين تطورت بشكل مستقل 40مرة على الأقل، في مملكة الحيوان. |
Genel sürdürülebilir enerji sorunu bu yüzyıl içinde çevre sorunlarından bağımsız olarak çözmemiz gereken en büyük problem. | TED | ذلك النوع من مشاكل الطّاقة المستدامة الشاملة التي هي أكبر مشكلة يجب حلّها في هذا القرن، بغض النظر عن قضية البيئة. |
Ne bulduk? Altı ila 13 yaşlarındaki çocuklar ağa bağlı bir ortamda kendi kendilerine öğretebilirler, ölçebileceğimiz herhangi bir şeyden bağımsız olarak. | TED | الى ماذا توصلنا؟ وجدنا أن عمر ستة الى 13 يمكنه أن يعلم نفسه في بيئة موصولة بالإنترنت، بغض النظر عن أي شئ يمكننا قياسه. |
Politikadan bağımsız olarak, pek çok insan Amerikalı olmaktan gurur duyar ve Amerikalılara diğer ülke vatandaşlarına nazaran iltimas tanır. | TED | بغض النظر عن سياستك، كثير من الناس فخورون لكونهم أمريكيون ويفضلون الأمريكيين على البلاد الأخرى. |
Unutmayın ki, herkes görüşünü açıklayabiliyor, eleştirel görüşü de dahil, pozisyonlarından bağımsız olarak. | TED | مع العلم بأن لكل شخص حرية التعبير، والانتقاد بشكل كامل. بغض النظر عن مكانتهم في الشركة. |
Henüz kime güvenebilirsin bilmiyorsun o yüzden 2. bir istasyon kurman gerek kendi adamlarınla, elçilikten bağımsız olarak. | Open Subtitles | أنتِ لا تعلمين بمن تثقين بعد لذا أنت بحاجة لإنشاء محطة ثانية بمكان ما من زملائك المقربين، مستقلة عن السفارة |
Ayrıca, bir etken iki farklı sonucu tetikleyebilecek ve iki etken bağımsız olarak aynı sonuca gidebilecekken, hiçbir sonucun iki etkinin birleşiminden oluşmadığı konusunda emindi. | TED | وحيثما كان متأكدًا أن عنصرًا واحدًا سيستهدف تأثيرين مختلفين، وبأن يقود عاملان مختلفان بشكلٍ مستقل إلى نفس التأثير، لا يحدث تأثير بعاملين مرتبطين. |