Bağdat'taki Birleşmiş Milletler binasının bombalanmasından aranıyor. | Open Subtitles | مطلوب لدى الولايات المتحدة في بغداد نظن أنه هرب من العراق |
Onlar Bağdat'taki zamanın akımına rağmen gitti. | Open Subtitles | التي كانت تجري ضد التيار في تلك الحقبة في بغداد. |
Onun bölüğü birkaç yıl önce, dış işleri güvenlik takımına destek için Bağdat'taki bir konvoya koruma yapmışlar. | Open Subtitles | حصلت فرقته إلى دعم تبادل لاطلاق النار فريقا أمن وزارة الخارجية على قافلة في بغداد بضع سنوات مضت. |
Prenses Bağdat'taki öğretmenimizin adı olan Bertand'ı söylemekten mi kaçınıyordu? | Open Subtitles | كانا هما غطاء الأميره على سيدتنا مسز دبنهام و التى تعلمت الإختزال فى بغداد |
Asker olarak öğrendiği becerilerini Bağdat'taki çilekeş insanlara su ve elektrik götüren mühendisleri doktorları, cerrahları, çocuk beslenme uzmanlarını, gazetecileri ve seçim danışmanlarını korumakta kullanmıştır. | Open Subtitles | المهارات التى تعلمها كجندى يستخدمها كى يحمى المهندسين و جلب الماء و الكهرباء الى الاشخاص الذين طالت معاناتهم فى بغداد |
Bağdat'taki Rus büyükelçiliğinde kurye olarak çalıştım. | Open Subtitles | عملت فى سفارة موسكو فى بغداد |
Aynı Bağdat'taki gibi, geçen ay her gece yaptım. | Open Subtitles | كل ليلة في الشهر الماضي كما كنا نفعل في بغداد |
İnterpol, Bağdat'taki suç mahallinde parmak izlerinin olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الانتربول كشفت بصماتك في مواقع تفجير في بغداد |
Ve taksi yerine, Bağdat'taki tek çekçeki tuttu. | Open Subtitles | و بدلاً من سيارة أجرة, استأجر لهم الدراجة الوحيدة في "بغداد" |
Bağdat'taki denizcilere ne bilgi verdiğimi bilmek istediler. | Open Subtitles | كانا يريدان معرفة نوع المعلومات التي قدمتها للبحرية في "بغداد" |
Siz Bağdat'taki siktiğimin Yankilerinden bile kötüsünüz! | Open Subtitles | انت اسوأ من هؤلاء اليانكيز في بغداد |
Bağdat'taki bir müze açılışı hakkında istihbarat aldım. | Open Subtitles | في بغداد شغلت تفاصيل IMC في افتتاح المتحف |
Bir öğleden sonra, Bağdat'taki Al Rasheed Hotel’inde bir kilerci ile çay içiyordum ve bana dedi ki; “Siz Amerikalılar, bir adamı aya gönderebiliyorsunuz ama ben akşam eve gittiğimde ışıklarımı açamayacağım.” | TED | ذات مساء، شربت الشاي مع أحد حراس المستودع في فندق الرشيد في بغداد وقال لي: "أنتم الأمريكان تستطيعون أن تضعوا رجلا فوق سطح القمر، ولكن عندما أرجع للبيت لن أستطيع أن أغلق الأنوار" |
İki elemanım, üç yıl önce Bağdat'taki kasadan 4 milyon dolar çaldığından şüphelenildi. | Open Subtitles | إثنان من موظفيّ مشتبهان في سرقة 4 ملايين دولار من خزنة في (بغداد) قبل 3 سنوات. |
Kazan Operasyonu'nda Bağdat'taki asilerle ilgili bilgi veren üç Iraklı ABD'ye yerleştirildi. | Open Subtitles | "عملية (كولدرن)" نقل ثلاثة عراقيين من"بغداد" إلى الولايات المتحدة بعد تقديمهم لمعلومات عن القوات العدوة في "بغداد" |
Bağdat'taki yeşil bölge olarak adlandırıIan yer dünyada ne olup bittiğinin örneğidir. | Open Subtitles | المنطقة الخضراء) فى (بغداد) هى) نموذج متطرف لما يحدث حول العالم |