Karmaşıklıkla başa çıkabilmek için, alışılmışın dışında bir sistemi geliştirmek için, basit kurallara dayalı akıllı yalınlık yaklaşımı dediğimiz şeyi yarattık. | TED | لذا للتعامل مع التعقيد، لتحسين نظام جديد، فقد أنشأنا ما نسميه بأسلوب البساطة الذكية المرتكز على قواعد بسيطة. |
İşte bunlar, bir salgınla başa çıkabilmek için ihtiyaç duyduğumuz türden şeyler. | TED | كانت تلك بعض الأشياء التي نحتاجهـا للتعامل مع الأوبئة. |
veri ile başa çıkabilmek için , tüm dünyaya dağılmış 100 bin bilgisayar mevcut. | Open Subtitles | هناك 100،000 جهاز كمبيوتر مترابطة حول جميع أنحاء العالم للتعامل مع البيانات |
Bence şımarık bir çocukla başa çıkabilmek için başka bir yol bulabiliriz. | Open Subtitles | أرى بإمكاننا إيجاد طريقة أخرى للتعامل مع مراهقٍ متعجرفٍ واحد |
Meğerse geçmişiyle başa çıkabilmek için beni kullanıyormuş. | Open Subtitles | تبين أنها كانت فقط تستخدمني للتعامل مع ماضيها |
Çoğu kız bu planlarla başa çıkabilmek için özgüvene sahip değildir. | Open Subtitles | معظم الفتيات ليس لديهم احترام الذات للتعامل مع... الخطط؟ |
Toplu kısırlaştırma uygulamalarının Nasyonel Sosyalizm'e özel olmadığını ve bundan yıllar önce suçla ve zihinsel engelli insanlarla başa çıkabilmek için... ..bir silah olarak geliştirildiğini biliyor muydunuz? | Open Subtitles | هـلّ أنتَ مُدرك بأنّ الخصاء الجنسي لم يخترعه النظام القومي الوطني... بل تمّ تطويره قبل ذلك بسنوات كسلاح... للتعامل مع المختلين عقلياً والمجرمين؟ |
Bonnie ve Clyde tehlikesiyle başa çıkabilmek için. | Open Subtitles | للتعامل مع الخطر المُحتم (بوني) و(كلايد)، |
Ve acıyla başa çıkabilmek için hafızan sana oyun oynadı. | Open Subtitles | و للتعامل مع الالم هرب عقلك |