başarısız bir kaçış numarası sahnesi düzenlediğin için kendini pek zeki buluyor olmalısın. | Open Subtitles | لابدّ أنّكَ ظننتَ أنّكَ ذكيّ للغاية التحضير هكذا لجعلها تبدو محاولة هروب فاشلة |
Bağımsız bir cumhuriyet, muhtemelen başarısız bir devlettir. | TED | هذه جمهورية مستقلة وفي الغالب دولة فاشلة |
Eğer Afganistan'ı haberlerde izlerseniz, başarısız bir devlet olarak düşünebilirsiniz. | TED | و إن شاهدتم أفغانستان على الأخبار، ربما تعتقدون بأنها دولة فاشلة. |
Okulda sürekli tembel ve ilgisiz olduğu söylenen başarısız bir çocukken birden bire fırsat ve potansiyele sahip bir çocuğa dönüştüm. | TED | بعد أن كنت طفلاً فاشلاً في المدرسة، يُقَالُ له دائماً أنه كسول ولا ينتبه أصبحت فجأةً طفلاً ذا قدراتٍ وفرص. |
Orta sınıf bir fotoğrafçı ve başarısız bir barmen. | Open Subtitles | أنا مصور بسيط، أصبح ساقياً فاشلاً. |
29 Haziran 1973'te başarısız bir darbe girişimi oldu. | Open Subtitles | ثم وقعت محاولة فاشلة لأنقلاب عسكرى فى 29 يونيو 1973 |
"başarısız bir aptal"ın zıttının "yüksekokul mezunu" mu olduğunu sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقدين أن الذي يقابل"غبية فاشلة" هو "التخرج من كلية المجتمع"؟ |
başarısız bir teşebbüs daha. "Lider" asla tehlikede olmadı. | Open Subtitles | محاولة فاشلة أخرى الفيورر ما كان مطلقاً في خطر |
Yine başarısız bir deneme. Führer hiç tehlikede olmadı. | Open Subtitles | محاولة فاشلة أخرى الفيورر ما كان مطلقاً في خطر |
Beyaz saraya olan başarısız bir yolculuk herkesin kalbini zayıflatabilirdi. | Open Subtitles | حسنا,جولة فاشلة في البيت الأبيض تسبب مساوئها لأي أحد |
Yemin ederim bu şehir başarısız bir organ naklinde olduğu gibi beni kabul etmemeye başladı. | Open Subtitles | أقسم ، هذه المدينة بدأت ترفضني، كأنني عملية زرع عضو فاشلة |
Eğer yanılmıyorsam bu, Adriana isimli Bordeaux'lu bir Fransızın başarısız bir tablo girişimiydi. | Open Subtitles | إذا لم أكن مخطأ هذه اللوحة هي محاولة فاشلة لتشخيص أدريانا حسب الدروس التي أخذت في تاريخ الفن |
başarısız bir deney haricinde burada benim için bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يعد شئ باقي لي هنا في هذا البيت ما عدا تجربة فاشلة |
Süper askerler yaratmak için yapılan başarısız bir askeri deneyin parçası değil miydiniz? | Open Subtitles | ألم تكن جزء من تجربة عسكرية فاشلة لصنع جنود خارقين؟ |
Gereksiz harcamalar, başarısız bir baskın önce ölü bir öncü ve şimdi de ölü bir muhbir. | Open Subtitles | أساليب ملتوية إغارات فاشلة أولاً موت زعيم عصابة والآن موت مخبر |
Ruh eşinle başarısız bir iletişime geçme girişiminden bahseden kanatsız bir periyle karşılaştım. | Open Subtitles | صادفت حوريّةً بلا أجنحة أخبرتني عن محاولة فاشلة لتجمعكِ مع توأم روحك |
Detaylar şu an tam netleşmese de polis, bir düzine evin yıkılmasının arkasında başarısız bir uyuşturucu baskınının olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | التفاصيل لا تزال مبهمة حاليًا، لكن يُعتقد أنها عملية مداهمة تجار مخدرات فاشلة مسؤولة عن إنهيار قرابة عشرة منازل. |
" Biliyorum ortadan kaybolduğum için, bana kızacaksın, ...ama başarısız bir maddesellikten kaçış çabası bu. | Open Subtitles | أعرف بأنكِ غاضبة مني لأنني اختفيت ولكنها كانت محاولة فاشلة للاختفاء مادياً فقط |
Artık başarısız bir restoranım var. | Open Subtitles | بما أنني أملك الآن مطعماً فاشلاً |
Artık başarısız bir restoranım var. | Open Subtitles | بما أنني أملك الآن مطعماً فاشلاً |