başkanlıktan istifa etmenin ne demek olduğunu kimse bilemez. | Open Subtitles | لا يمكن لأحد أن يعرف معنى الاستقالة من الرئاسة |
Martin, bu fiyasko neticesinde başkanlıktan istifa etmelisin. | Open Subtitles | مارتن " على ضوء هذا الدمار " سوف تستقيل من الرئاسة |
Çünkü istedikleri başkanlıktan öte bir şey. | Open Subtitles | لأنهم أرادوا أكثر مِنْ الرئاسة |
Frannie, şu andan geçerli olmak üzere seni başkanlıktan alıyorum. | Open Subtitles | فراني، أُزيلُك من منصبك كرئيسة فعّالة حالاً. |
Seni başkanlıktan almayı asla istemem. | Open Subtitles | أَكْرهُـ أن أَخذهـ من دون تعيّنكِ كرئيسة. |
Ülkenin istikrarı, başkanlıktan daha önemli. | Open Subtitles | استقرار بلادنا يفوق أهمية عن الرئاسة |
George W. Bush'un başkanlıktan daha çok istediği bir şey. | Open Subtitles | إنه الشيء الوحيد الذي يريده (جورج بوش) أكثر من الرئاسة بذاتها |
Svetlana Belikova başkanlıktan istifa etti ve eski hükümeti destekleyen şirk etler yok edilip ülke dışına sürüldüler. | Open Subtitles | سفيتلانا بيليكوفا) استقالت من الرئاسة) والشركات التي كانت تدعم الحكومة السابقة سيتم وقفها وتفكيكها |
Bu yüzden... Yarın öğle itibari ile başkanlıktan istifa edeceğim. | Open Subtitles | "ولهذا، سوف أستقيل من الرئاسة" |
başkanlıktan istifa et. | Open Subtitles | استقالة الرئاسة. |
Ve öylece başkanlıktan vazgeçmeyeceğim. | Open Subtitles | ولن أتنازلَ ببساطة عن الرئاسة |
Ulusal Demokrasi Kurulu'nun Watergate Oteli'ndeki merkezine giren hırsızlar yakalandı. Nixon yönetimi hırsızlığı gizlemeye çalıştı ve sonunda Nixon başkanlıktan istifa etmek zorunda kaldı. | TED | تم القبض على مقتحمين في مقر اللجنة الوطنية الديموقراطية في فندق "واترجيت" وشاركت إدارة (نيكسون) في التستر على الاقتحام، وأخيرا اضطر (نيكسون) إلى التنحي عن الرئاسة. |