Eğer böyle devam ederse başkente saldırmadan hepimiz çoktan ölmüş olacağız. | Open Subtitles | إن استمرينا هكذا، فستقتلون جميعاً قبل أن تشنوا هجومكم على العاصمة |
başkente gitmek için trene biniyor. | TED | نعم , هي تركب على متن قطار متوجهة إلى العاصمة. |
19 yaşında Shi Lin, ülke çapında olan imparatorluk sınavına girmek için başkente gitmiş ve tüm imparatorluktaki en yüksek puanı almıştı. | TED | في عمر الـ19، ذهب شي لن إلى العاصمة ليخضع لاختبار إمبراطوري على مستوى البلاد، وحصل على أعلى درجة في أنحاء الإمبراطورية كافة. |
Onunla tanıştığımda, başkente gelip hikayesini paylaşmak için sahip olduğu tek giysisiyle 20 kilometre kadar yürümüştü. | TED | عندما التقيتها، كانت قد مشت حوالي 12 ميلًا بالثوب الوحيد الذي تملكه، لتأتي للعاصمة و تشاركنا قصتها. |
Kolonilere sızdılar ve başkente girmek için suçluları kullandılar. | Open Subtitles | لقد زرعوا أنفسهم فى المُستعمرات الأخرى وقد أستعانوا بمُجرمين لإيصالهم للعاصمة |
Meksika'da ortadan kaybolan bir silahın başkente nasıl geldiğini biliyor musunuz? | Open Subtitles | أي افكار كيف فقدت في المكسيك وانتهت في العاصمه واشنطن ؟ |
100 yıldır hiçbir Roma ordusu başkente girmedi. | Open Subtitles | لا يوجد جيش روماني دخل العاصمة منذ مائة عام |
Her neyse, elçilik sıradan bir rehin alma olayı olduğunu söylüyor ama benim başkente gidip, onları kurtarmak için bir kaç form doldurmam gerek. | Open Subtitles | المهم، تقول السفارة أن الأمر مجرد احتجاز رهائن اعتيادي. ولكن عليّ السفر إلى العاصمة وملء بعض الاستمارات لاخراجهما. |
100 yıldır hiçbir Roma ordusu başkente girmedi. | Open Subtitles | لا يوجد جيش روماني دخل العاصمة منذ مائة عام |
Aslında Milli Güvenlik toplantısı için bu akşam başkente gidiyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة ، سأكون موجودة في العاصمة الليلة لإحضار توصيات مجلس الأمن القومي لكني سأتصل بهم وأُعلمهم أنني لن أستطيع |
Ama başkente gidince önerini aktaracağım. | Open Subtitles | لكنني ساتأكد من أن ذلك سيمرّ خلال زياراتي القادمة لواشنطن العاصمة |
Çok tehlikeli biri yüzbaşı. Onu başkente kadar götüremeyiz. | Open Subtitles | إنه خطر جداً , كابتن لا يمكننا حمله إلى العاصمة |
Bu gece Chuyongdae başkente saldıracak. | Open Subtitles | هذه الليلة ، سوف يقوم جنود شايونغيندي بالهجوم على العاصمة |
yani Başkan Yardımcısı başkente gitmek istiyor muyuz, bilmek istiyor. | Open Subtitles | يريد أن يعرف إذا ما كنا نريد الذهاب إلى العاصمة واشنطن |
Selam. Başkan başkente dönüşü yolunda. | Open Subtitles | مرحبا، الرئيس في طريق عودته إلى العاصمة الليلة |
Buradaki işarete göre, 9 hafta önce başkente gelmiş. | Open Subtitles | لا، طبقاً لهذه الإشارة فإنه أتى للعاصمة قبل تسعة أسابيع |
Cade'e ulaşması ve başkente getirmesi için ikna etmeliydim. | Open Subtitles | كان عليّ أن أقنعها أن تتواصل معه و تحضره للعاصمة. |
H-h-h-hayır, b-b-ben önce başkente uçup madalyayı attıktan sonra buraya uçtuğumu söyledim. | Open Subtitles | لا ، قلت لك ، ذهبت للعاصمة ، و رميت الميدالية و جئت للمنزل |
Hapishaneden ayrılmış, başkente giden bir otobüse binmiş. | Open Subtitles | هو مشى خارجاً , اخذ حافلة محلية الى واشنطن |
başkente karşı ayrı ayrı savaşmaktansa bir olup beraber savaşalım. | Open Subtitles | لا ليتقاتلوا ليمتعوا الكابيتول بل ليتعاونوا سوياً في هذا القتال |
Ve hafta sonları başkente gidip tuvaletini yapan kadınlara bakıyorum. | Open Subtitles | وفي نهاية الاسبوع, الذهاب للعاصمه ومشاهدة الفتيات وهن يغسلن بالطشت |
Önce onu sessizce başkente geri götürelim. | Open Subtitles | حسنا، أولا، أعتقد نحتاج لإستعادته بشكل هادئ إلى دي سي. |