Benim hileye olan ilgim Enron'un ortaya çıkışı ve aniden patlaması sırasında başladı ve bu süreçte yaşananları değerlendirmeye başladım. | TED | لذا، فقد بدأ إهتمامي بالكذب حينما جاء إنرون إلى المشهد، وإنفجر فجأةً، وقد بدأت بالتفكير حول ما الذي يحدث هنا. |
Kıvranmaya başladı ve bayıldı. Başkanın doktoru, yarbaya inme indiğini düşünüyordu. | Open Subtitles | بدأ بالأختناق ثم أنهار طبيب الرئيس يظن أنه أصيب بسكتة دماغية |
Yahudi ailelerinin Slovakya'dan sınırdışı edilmeleri, 1942 Nisanı'nda başladı ve yedi ay sürdü. | Open Subtitles | بدأ إبعاد العائلات اليهودية من سلوفاكيا في إبريل 1942 وإستمر للشهور الـ7 التالية |
Her nesil, isteksizce veya bazen sökemediği bir anıt inşa eder. Fakat benim yazdığım hikaye değişmeye başladı ve benden kopmaya başladı. | TED | كل جيل يبني صرحًا يكره هدمه أو غير قادر على ذلك أحيانًا لكن أثناء الكتابة، بدأت حكايتي للقصة تتغير وكانت منفصلة عني |
Jonny küçükken başladı, ve o ilk bançoya başladı, gözleri kapalı, arkasında çalıyordu, ve söyleyebiliriz ki o uyuyor gibi gözüküyordu. | TED | أنها بدأت عندما كان جوني صغيراً، وبدأ أولاً بالبانجو، وكان يلعب على ظهره وعينيه مغلقة، وكنا نقول أنه يبدوا نائماً. |
Düşüncesizce davranmaya başladı ve sonunda bir gece Scott Lockhart'la bir kaçamağı oldu. | Open Subtitles | وبدأت تتصرف بإندفاع، وأخيرًا.. حدثت لها تلك النزوة مع سكوت لوكهارت لليلة واحده |
Geri çekilme başlayınca, Panzerler saldırmaya başladı ve takımımdan koptum. | Open Subtitles | عندما بدأ الإنسحاب، بدأ هجوم الدبابات، وقد إنفصلت عن وحدتي |
Nihayet bakıcılarına güvenmeye başladı... ... ve hayatta kalmak için besinini alıyor. | Open Subtitles | بدأ يثق بمن يالقائمين عليه وأخيرا يأكل الطعام الذي سيساعده على الصمود |
Bir evsiz sokakta yürümeye başladı ve çocuklar etrafını sardı. | Open Subtitles | رجل مشرد بدأ بالمشي عبر الشارع و الأولاد أحاطوا به |
O uyurgezerliğe başladı ve ben özel bir koku hissettim. | Open Subtitles | لقد بدأ السير أثناء نومه، ووقتها لاحظت رائحة مميزة للغاية. |
İnsan genom projesi, 1990 yılında başladı ve on üç yıl sürdü. | TED | إن مشروع الجينوم البشري بدأ في 1990، واستغرق 13 سنة. |
Silah sesleri duyulmaya devam ederken kısa sürede kalabalığın sloganları bu sesleri bastırmaya başladı, ve duyduklarıma inanamadım. | TED | لذلك عندما بدأ يتواني صدى الطلقات النارية، بدأ بعدها يظهر هتاف الشعب، لم أصدق ما كنت أسمعه. |
İçimde kıpırdanan bir şeyler olmaya başladı ve ne olduğunu açıklayamadım. | TED | بدأ إحساس ما يخالجني، ولم أستطع تحديد ما هو. |
İnsanlar bilgilenmeye başladı ve bilgilendiklerinde feodal toplumun kurumları durma, donma, yıkılma noktasına geldi. | TED | بدأ الناس يتعلمون، وعندما تعلموا بدأت مؤسسات المجتمع الإقطاعي بالتوقف أو التجمد أو الفشل. |
CA: Yani her şey orada başladı ve hız kazandı. | TED | كريس: لذلك بدأ الأمر هناك، ولكن تسارع بعدها. |
Olayın görüntüleri yayılmaya başladı ve Meksika hükûmeti her zaman yaptığını yapıp | TED | صور الأحداث وإطلاق النار بدأت بالتداول والحكومة المكسيكية فعلت كما تفعلها دائمًا |
Tam işlerim şirkette yolunda gitmeye başladı, ve kendi bürom olması hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أنا توا بدأت تمشية الأمور في الشركة، وأنا أحبّ حقا إمتلاك مكاني الخاص |
Hiçbir sebep olmadan kurşun saydırmaya başladı, ve ben anladım. | Open Subtitles | بدأت العاصفة بدون أي سبب مطلقا، و أنا عرفت ذلك |
Daha sonra, ağlamaya başladı ve kusarak eve gitmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | بعد ذلك بدأت في البكاء و الذهاب إلى منزلها وهي مريضة |
Kanser küçülmeye başladı ve üçüncü defa ölümü solladık. | TED | وبدأ السرطان بالتقلص وللمرة الثالثة تجنبنا الموت |
Tüm bu şeyler bir yerde birleşti ve başladı, ve benim için bu şeyler ben ve ailemle beraber Batı Virginia'da birleşti ve başladı. | TED | نبث كل هذه الأمور والتي بدأت من مكان واحد ، وبالنسبة لي أنها نشأت وبدأت مع عائلتي في ولاية فرجينيا الغربية. |