Adamın biri evin yanında koşuyordu. Arka kapıdan geliyordu. Ceketini ve birkaç şeyi bagaja koydu ve arabasına atladı. | Open Subtitles | وعندها رأيت ذلك الشخص ، يخرج من الباب الخلفي ومن ثمّ القى بمعطفه وبعض الأشياء الأخرى، في صندوق السيارة |
Hatırladığım son şey, Ferguson'u bagaja attığım. | Open Subtitles | أخر ما أتذكره أننى كنت ألقىِ فيرجوسون فى صندوق السيارة. |
Aldıklarını bagaja attı, o tarafa koştu ve sonra onu kaybettik. | Open Subtitles | وهي تنزل الأشياء في صندوق السيارة ذهبت مسرعة من هذه الناحية و هنا فقدنا أثرها |
Onu bir bagaja kapatmaktan daha kurnazca bir şeyler lazım. | Open Subtitles | هذا يدعو إلى شيء أكثر إتقانا من رميها في الصندوق |
Ve onu kilime sarıp arabaya kadar sürükledim ve bagaja koydum. | Open Subtitles | ، ثمّ استخدمت البساط لأجرّها إلى السيّارة . ثمّ وضعتها بالصندوق |
Sonra onu bagaja attılar... ve çekip gittiler. | Open Subtitles | قذفوا بها في صندوق السيارة ثمّ انطلقوا بعيداً |
Sonra onu bagaja attılar... ve çekip gittiler. | Open Subtitles | قذفوا بها في صندوق السيارة ثمّ انطلقوا بعيداً |
Orada park etmiş mavi bir Chrysler olacak. Valizi bagaja koyup, oradan ayrılacaksın. | Open Subtitles | سيكون هناك سيارة كريزلر زرقاء ضع الحقيبة فى صندوق السيارة ثم ارحل |
Orada park etmiş mavi bir Chrysler olacak. Valizi bagaja koyup, oradan ayrılacaksın. | Open Subtitles | سيكون هناك سيارة كريزلر زرقاء ضع الحقيبة فى صندوق السيارة ثم ارحل |
Ve kendini bagaja kitler. Wow. Fakat çevrede onu bulmak için yürüyüş yapan kimse yoktu... çünkü yağmuru hesaba katmamıştı. | Open Subtitles | وحبست نفسها في صندوق السيارة ولكن لم يكن هناك متنزهون في المنطقة ليجدوها |
Ama bagaja tıkılan için biraz eziyet oluyor. | Open Subtitles | لكنه من الصعب على أي أحد أن يبقى مخزون داخل صندوق السيارة |
Araba oradaydı Mal da bagaja konmuştu. | Open Subtitles | السيارة كانت هناك البضائع كانت في الصندوق |
Kesinlikle bagaja falan girmiyorum. Neden ön tarafta seninle oturmuyorum? | Open Subtitles | لن أركب في الصندوق لدقيقة لماذا لا أركب بجانبك؟ |
Sadece bu lanet bagaja girmek istemiyorum. | Open Subtitles | – أنا لا أستطيع البقاء في الصندوق القذر يا رجل |
Hayır, biraz önce öldürüp bagaja koyduğum adamın arabası. | Open Subtitles | كلاّ , إنها ملك الرجل الذي قتلته و حشرته بالصندوق |
Hadi. Kimse gelmeden kızı getir. bagaja koy. | Open Subtitles | هيّا، اجلب الفتاة قبل أن يأتي أحد، وضعها في صندوق السيّارة |
Pekala! Strabo bagaja nasıl girdi Oz? | Open Subtitles | كيف ذهب "سترابو" للصندوق ، "أوز" ؟ |
Ama eğer bagaja kıvrılmaya istekliysen bu durum değişebilir. | Open Subtitles | ولكن هذا يمكن أن تتغير إذا أنت على استعداد للزحف إلى الجذع. |
Güvenlik, beklediğimden erken gelince cesedi bagaja attım. | Open Subtitles | ظهر رجل الأمن بأسرع مما توقعت لذا قمتُ بحشر الجثّة بصندوق السيارة |
- Hey, arama izniniz var mı? - Bakın şu bagaja. | Open Subtitles | ـ فتشوا شنطة السيارة ـ ضعَ بَعْض الملابسِ عليك |
bagaja attığım kadın bu. | Open Subtitles | إنها السيدة التى وضعتها فى حقيبة السيارة |
Sana yardım etmek istiyorum ama kesinlikle bagaja falan girmiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد مساعدتك ، لكني لن أركب في صندوق سيارتك اللعين |
Sonra ben bu şanssız hanımlardan birini alıp bagaja koyuyor, gazlıyorum ve bam! | Open Subtitles | ثم بعدها سوف آخذ واحده من تلك السيدات و اضعها فى صندوق السياره |
Hayatım, Los Angeles için ihtiyacım olan şeyler bagaja sığmaz. | Open Subtitles | حبيبي, كل شيء احتاجة للذهاب الى لوس انجلوس لن تسعه مؤخرة السيارة |
Madem o kadar büyütecek bir şey yok, arkanızdan koşup geldiğimde neden bu herif bana deli gibi bağırıp bagaja tıktı? | Open Subtitles | ليس بالأمر الهام , لماذا عندما تتبعتكم هو صرخ في وجهي ووضعني داخل الصندوق الخلفي |