ويكيبيديا

    "bahçedeki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الحديقة
        
    • الفناء
        
    • الساحة
        
    • بالحديقة
        
    • بالباحة
        
    • في الباحة
        
    bahçedeki rollerimiz benzeşiyor mu, yoksa farklı mı? TED كيف كان دورنا في الحديقة متشابها ومختلفا؟
    bahçedeki kulübeye gidin, sola dönün, ormana doğru ilerleyin. Open Subtitles إتجة إلى الحديقة.. ثم إستدر يسارا.. حتى تصل إلى الغابة
    Hırsızlık olduğunuda herkes bahçedeki konserdeymiş ya da onun gibi bir şeyde. Open Subtitles كانوا في الحديقة عندما حدثت، خلال حفلة موسيقية أو ما شابه
    Ben arka bahçedeki hortumu kullanırım. Yine de fotoğraf makinesini getirir misin peki? Open Subtitles وأنا سأستخدم خرطوم المياه في الفناء. هل لازال بإمكانك جلب تلك الكاميرا؟ حسنا.
    bahçedeki kırık mini fırını gördüm, üstelik kan da vardı. Open Subtitles رأيت المحمصة المكسورة في الفناء وكان هناك دم على العشب
    Onu bahçedeki saçmalıklarının yanına koy çünkü ben almıyorum onu. Open Subtitles ضع كلامك مع بقية الهراء في الساحة لأني لا أصدقك
    bahçedeki ölü köpekle oynayacağız, hem de mezarını kazmak zorunda kalmadan! Open Subtitles مع الكلب المدفون بالحديقة يا إلهى ليس علينا حتى نبش الجثة أولاً
    Ve arka bahçedeki diğer kurbanla eşleşiyor. Open Subtitles و كانوا مطابقين للضحية الاخرى بالباحة الخلفية
    -Bizi korurlarmış. Kylie, otobüsün gelmeden bahçedeki naneyi getirirmisin? Open Subtitles أجلبي لي النعناع من الحديقة قبل أن يأتي الباص
    Onun bir çiçek bahçesinden geldiğini ve onun o bahçedeki en güzel çiçek olduğunu, göremiyor musun? Open Subtitles ألا يمكن أن ترى أنها من الحديقة وأنها الزهرة الأكثر جمالاً مِن بين كل الأزهار
    Ama kimyasal madde ya da bahçedeki topraktan iz yok. Open Subtitles لكن لا أثر لكيماويات أو تربة من الحديقة الخلفية
    Havuzun inşaatı başlamadan önce, arka bahçedeki o çit'i yaptırmalıyız. Open Subtitles يجب أن نرفع ذلك السور في الحديقة الخلفية قبل إنهاء حمام السباحة
    Onu bazı şeylere bakarken yakalıyorum, bahçedeki küçük bir ağaca, bir sincaba... ve bu durumda ben de onun gördüğü gibi bakabilmeyi isterdim sadece Open Subtitles أراها تنظر لشيء صغير في الحديقة شجرة , سنجاب وكل ما أفكر به أن أتمنى لو أرى الأمور كما تراها هي
    bahçedeki cesetler 5 yıllık değil. Open Subtitles الجثث الموجودة في الحديقة ليست بعمر خمس سنوات
    Bizim evimiz, çok çok güzel evimiz bahçedeki iki kediyle. Open Subtitles منزلنا, منزل رائع للغايه به قطتين في الحديقة
    - Peki, şu bahsedilen "satılık" tabelası neyin nesi? Ön bahçedeki? Open Subtitles ما قصة لافتة بيع المنزل الموضوعة في الفناء التي سمعنا عنها؟
    Belirlenen anda, bahçedeki elektrikli çitin yanında yürüyor olacaksınız. TED في الوقت المحدد، ستمشي في الفناء بالقرب من السياج الكهربائي.
    Arka bahçedeki güzel mi güzel köşemde Open Subtitles في مصرفِي الجميلِ الجميلِ في الفناء الخلفي
    bahçedeki vaktini almaya niyetim yoktu. Open Subtitles لا أقصد حرمانك من وقت مرحك في الساحة لم كل هذا؟
    Hapishane meclisi, bu saf şiddeti izlemeye başlar başlamaz, adamlarım, bahçedeki kavgayı durdurmak için ateş etmeye mecbur kalacaklar. Open Subtitles وبينما المجلس يُراقب حالة الرعب السائدة بالسجن، رجالي يُجبرون على إطلاق النار على الساحة بالأمر، لإنهاء الفوضى.
    Annemin onu arka bahçedeki çadırda yaşatmasının bir nedeni vardı. Open Subtitles هناك سبب لكون أمي تجعله يعيش بخيمة بالحديقة
    Arka bahçedeki kalede yaptığımız kampı anlat. Open Subtitles عندما قُمنا بالتخييم في الحصن بالباحة الخلفية ؟
    İstiyorsan bahçedeki barbeküyü onarırım, eğer istiyorsan. Open Subtitles سأصلح المشواة في الباحة الخلفية إن أردت سأفعل ذلك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد