bahsettiğim gibi Woodland Emlakçılık çoğunlukla yazları satış yapan bir kurumdur. | Open Subtitles | كما ذكرت لك من قبل، بلدة وودلاند هى أساساً بلدة صيفية |
Demek istediğim, daha önce de bahsettiğim gibi, şu an dünyanın en büyük starlarından biri olan Justin Bieber YouTube'da çıkışını yaptı. | TED | أقصد، كما ذكرت من قبل، أحد أكبر النجوم في العالم الآن، جستين بيبر، كانت بدايته في يوتيوب. |
Ancak bu konuşmanın başında bahsettiğim gibi bu iyimserliğe bakış açımız biraz da olsa ihtiyatlı olmalı ve bunun sebebi verilerin hâlâ değerlendiriliyor olması. | TED | لكن بالطبع، كما ذكرت في بداية هذا الحديث، يجب أن نخفف هذا التفاؤل بجرعة من الحذر، وذلك لأن البيانات ما زالت تُحدد. |
Dün bahsettiğim gibi, gelecek hafta bir münazara düzenleyeceğiz. Konunuz "1. | Open Subtitles | كما ذَكرتُ أمس، نحن سننِقاش الإسبوع القادم. |
bahsettiğim gibi Rita Goldar'ı yaratmaya çalışıyor olabilir. | Open Subtitles | قد تكون (ريتا) تبني (جولدار) بينما نتحدث |
bahsettiğim gibi derin öğrenme kullanma bu işte dünyadaki en iyi sistem yerel insanların anlama performansına göre bile. | TED | وكما قلت إستخدام التعلم العميق أصبح أفضل نظام بالعالم لمثل هذا بل ويمكن مقارنته للفهم البشري للغة الأم |
Hayır, daha önce Rahibe Angelique'e de bahsettiğim gibi burada faydalı olabileceğini düşündüğüm bazı tıbbî kabiliyetlerim var. | Open Subtitles | لا,فكما أشرت للأخت أنجليك سابقاً لدي بعض المهارات الطبية وأظن بأنها ستكون ذات نفع هنا. |
Bu yüzden,daha önce bahsettiğim gibi,bu parçayı dinlerkenen önemli şey ,müziğin harika oluşu ve müzik Dan'in nasıl birisi olduğunu sizlere gösterecek. | TED | إذا عند الاستماع إلى هذه القطعة الموسيقية. كما ذكرت سابقاً أهم شيء هو أن الموسيقى عظيمة وستريكم من هو دان |
Bazı nedenlerden dolayı da buna atipikal deriz, bahsettiğim gibi kadınlar nüfusun yarısını oluştursa bile. | TED | ولسبب ما نسمي ذلك غير طبيعي، رغم أن النساء يشكلن نصف عدد السكان كما ذكرتُ سابقًا. |
Bu kayda değer, çünkü az önce bahsettiğim gibi çekilecek filmlerin bulunması ve bunların çekilmesi triyajında genen inanışa epey bel bağlanıyor. | TED | وهذا ملحوظ، لأنه كما ذكرت من قبل في فرز البحث عن الأفلام لصنعها وصناعتها هناك الكثير من الاعتماد على الحكمة التقليدية |
bahsettiğim gibi Stockton’da tarihsel olarak şiddet suçuyla sorunlarımız oldu. | TED | في ستوكتون، كما ذكرت سابقاً، لدينا مشاكل مع جرائم العنف منذ القدم. |
Daha önce de bahsettiğim gibi bu, tedavisi olmayan çok yaygın bir hastalık. | TED | كما ذكرت سابقا، الأمر وبائي بشكل هائل وبدون علاج. |
Dün gece de bahsettiğim gibi, ıslak kalırsa hem kokmaya başlıyor, hem de bakterilere yuva oluyor. Yani? | Open Subtitles | حسنا كما ذكرت لك سابقا إذا بقيت رطبه ليس فقط تصبح رائحتها مريعه بل تصبح مرتعا للبكتريا |
Telefonda da bahsettiğim gibi, yardım istedi. | Open Subtitles | كما ذكرت على الهاتف, لقد بحثت عن المساعدة |
E-mailimde de bahsettiğim gibi Christie's'de açık arttırma için parça sağlayan bir arkadaşımın işine bakıyorum. | Open Subtitles | Uh، كما ذَكرتُ في بريدي الإلكتروني، أَنْظرُ في a مسألة لصديق لي الذي يُحصّلُ الموادَ ل مزاد في كرستي. |
bahsettiğim gibi Rita Goldar'ı yaratmaya çalışıyor olabilir. | Open Subtitles | قد تكون (ريتا) تبني (جولدار) بينما نتحدث |
Az önce bahsettiğim gibi, kapitalist sistemin özü özel sektördekiler tarafından belirlendi. | TED | وكما ذكرت سابقا، إن أساس نظام الرأسمالية يرتكز على القطاعات الخاصّة. |
Daha evvel de bahsettiğim gibi bu konudaki sorun, bu modelin başarılı olması için gerekli yeterli sayıda öğretmenin gelişmekte olan bölgelerde bulunamamasıdır. | TED | وكما قلت مشكلة هذا انه لا ينطبق على الدول النامية لعدم وجود أساتذة ومدرسين قادرين على العمل مع هذا النظام |
Hayır, daha önce Rahibe Angelique'e de bahsettiğim gibi burada faydalı olabileceğini düşündüğüm bazı tıbbî kabiliyetlerim var. | Open Subtitles | لا,فكما أشرت للأخت أنجليك سابقاً لدي بعض المهارات الطبية وأظن بأنها ستكون ذات نفع هنا. |
EM: Önceden de bahsettiğim gibi, sürdürülebilir elektrik üretimimiz olmalı, tüketim ile birlikte, enerji neslinin önceliğinin güneş enerjisi olacağı konusunda oldukça eminim. | TED | م أ: كما ذكرت سابقاً يجب أن يكون هناك إنتاج طاقة مستدام كما هو الحال عند الاستهلاك وأنا واثق أن الطاقة الشمسية ستكون المصدر الأول للإنتاج الطاقوي. |
bahsettiğim gibi, kötü davranışlarımız var. | TED | فنحنُ نتصرّفُ بشكلٍ سيّءٍ كما ذكرتُ قبل قليل. |