Çalışanın dediğine göre de, odayı tutarken epey gerginmiş. Devamlı arkasına bakıyormuş. | Open Subtitles | وقال الموظف أنّه بدا مُتوتراً عندما نزل في الفندق، وظلّ ينظر خلفه. |
Bu oda beni, sanki bir akvaryumdaymışım ve herkes bana bakıyormuş gibi hissettiriyor. | Open Subtitles | هذه الغرفة تجعلني أحسّ أنا في حوض سمك، وكلّ شخص الذي ينظر لي. |
Kendinizi bir fare olarak ya da bunun içerisinde uçarak kamerasından bakıyormuş gibi hayal edebilirsiniz. | TED | إن في وسع الواحد منكم اتن يتصور نفسه فأرة و أنه مسافر فيها ينظر إلى كاميرتها. |
Zıt duyguların ani bir iç fırtınasındayım. Öfke ve aşağılanmanın birleşimiyle terler içinde kalıyorum. Sanki bütün mağaza bana bakıyormuş gibi hissediyorum, | TED | أتصبب عرقاً ناتجاً عن الغضب والشعور بالإذلال، أشعر بأن كل المتجر يحدق بي، وفي نفس الوقت أشعر بأني خفية. |
- Sürekli Chrissy'ye bakıyormuş. | Open Subtitles | - انظر إليه, وهو يحدّق فى صورة الفتى الميت - |
Kamata mahallesinde bir yer bakıyormuş, doğru mu? | Open Subtitles | كان هنا بالأمس قال أنه كان يبحث عن منزل في كاماتا |
Ölmeden hemen önce, öyle görünüyor ki, bu sağlık raporuna bakıyormuş. | Open Subtitles | ويبدو كما لو أنه ينظر في تقرير طبي قبيل وفاته |
Koşarken arkasına bakıyormuş. Başka biri mi vardı sence? | Open Subtitles | لقد كان ينظر للخلف وهو يجري هل تظن أنّه كان هناك أحد آخر هنا؟ |
Demek ki patladığında bombaya bakıyormuş. | Open Subtitles | مما يعني أنّه كان ينظر للقنبلة مباشرة عندما إنفجرت |
Dün gece,o genç adam dairesinin camından dışarı bakıyormuş, ve karşıdaki apartmanda hırsızlık yapıldığını görmüş, | Open Subtitles | الليلة الماضية ، ذلك الشاب كان ينظر من نافذة شقته ولاحظ أن هناك عملية سطو تتم في الشقة المقابلة له عبر الشارع |
Ne olduğunu görebilmek için arkasında bakıyormuş ama arkasındaki her neyse onu kovalamaya devam etmiş. | Open Subtitles | ظل ينظر خلفه ليرى ما هو ولكن ايا كان ظل يطارده |
Kasıtlı olarak... kameradan uzağa bakıyormuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنه يتعمد أن ينظر بعيداً عن الكاميرا |
Davy, sanki bir mikroskopla ruhuma bakıyormuş gibisin. | Open Subtitles | ديفي,انه فقط وكأنه ينظر الى روحي عبر المجهر |
Bu evde onunla kalamadım. Bana... Bana bakıyormuş gibi geldi. | Open Subtitles | لم استطع ان ابقى في المنزل بدا وكأنه ينظر الي باستمرار |
Herkes bana bakıyormuş gibi hissetmesem çok daha iyi olurdu. | Open Subtitles | سأكون أفضل لو لم أشعر بأن الجميع يحدق في |
Bu taraftan bakınca da sana bakıyormuş gibi değil mi? | Open Subtitles | اقلبيها هكذا, تصبح كأنه يحدق إليك |
15 yıldır ona mutfak penceresinden bakıyormuş. | Open Subtitles | كان يحدق إليها من مطبخه منذ 15 عاماً |
Tamam da, herkes bize bakıyormuş gibi geliyor bana. | Open Subtitles | حسنٌ، أشكر كما لو أن الجميع يحدّق بنا |
Gözümün içine bakıyormuş gibi ama... | Open Subtitles | وكأنّه يحدّق في وجهي مباشرةً ولكن... |
Sanırım pencereden Phoebe'ye bakıyormuş ve sonra silah atışlarının ışıklarını görünce polise haber vermiş. | Open Subtitles | خمّن من كان يبحث عن فيبي من تلك النافذة, وثم اتصل بالطوارئ عندا استوعب أنها طلقات نار |
Babam burada durup okyanusa bakıyormuş. Aklından neler geçiyordu merak ediyorum. | Open Subtitles | أبي كان يقف في هذه الرّقعة ويتأملُّ في المحيط، أتسائل عمّا كان يدور في ذهنه. |
- Demek bu yüzden düğünde bana öyle bakıyormuş. | Open Subtitles | لا عجب من أنها كانت تنظر لى ساخرة اثناء الزفاف |