Bierko'ya sattığım veri ise, Savunma Bakanlığındaki bir bağlantıdan aldığım bir şey. | Open Subtitles | (وبالنسبة للمعلومات التي بعتها لـ(بيركو إنها معلومات تلقيتها من وسيط في وزارة الدفاع |
Lena'nın Ticaret Bakanlığındaki bir mevkide son adaylar arasına kalışını kutluyorduk. | Open Subtitles | أجل، (لينا) على قائمة المُرشّحين لمنصب في وزارة التجارة بالعاصمة، لذا فإننا نحتفل. |
Adalet Bakanlığındaki bir arkadaşım Donna Carlisle'ın babasının şirketini bir dava yüzünden elden çıkarmaya çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | صديق لي في وزارة العدل أخبرني أن... (دونا كارلايل) تسعى للتخلص من شركة والدها... قبل توجيه اتهام لها... |