Oradalar, Winter Palace'ın balkonunda. Ve şu küçük kız, oradaki... - O sensin. | Open Subtitles | هؤلاء ، في شرفة القصر الإمبراطوري هذه الفتاة الصغيرة هناك ، هذه هي أنتِ |
Otel Du Caps'ın balkonunda bir yabancıyı öpmek mi? | Open Subtitles | تقبيل فتاة غريبة من على شرفة فندق دو كابز. |
Eskisi gibi, onun balkonunda çıplak hoplayıp zıplayan sersem toy kız değilim. | Open Subtitles | و كانت تتمشى عارية بـ تبختر على شرفة منزله |
Kendi balkonunda düşmediyse, nerede olmuş olabilir? | Open Subtitles | حسنا، إذا لم يسقط من شرفته أين إذن من المحتمل أن يكون قد سقط؟ |
Peki o zaman neden 36 yaşında çekici ve başarılı bir kadın kendini balkonunda asar ki? | Open Subtitles | بأنها كانت تتحسن إذاً كيف مرأة ناجحة جذابة بعمر 36 عاماً تشنق نفسها في شرفتها ؟ |
Saat 3 yönünde, dinlenme salonunda. İkinci kat balkonunda. | Open Subtitles | عند الساعة الثالثة, القاعة الداخلية , شرفة الطابق الثانى |
İkinci katın balkonunda kendini astı. | Open Subtitles | وقام الزوج بالانتحار في وسط احزانه قام بتعليق نفسه من شرفة الطابق الثاني |
Sanırım bu daha çok ET'nin Truman'ın balkonunda olması gibi birşey olur. | Open Subtitles | أعتقد أن احتمالية وجود كائن فضائي على شرفة ترومان في البيت الأبيض أكثر من احتمالية كون الشهادة مزيّفة |
Truman balkonunda bana katılırmısın? | Open Subtitles | هل ترغبين في الانضمام إلي على شرفة ترومان؟ |
Prensesin balkonunda bir köle kız, geleceği okumaktadır. | Open Subtitles | على شرفة الأميرة ، جارية تقرأ الطالع |
-Otel balkonunda, bana evlenme teklif etmişti. | Open Subtitles | -لقد حزمت أمتعتها لاسبوعين -في شرفة الفندق، طلب مني الزواج به |
Bu sabah 8:15'te, Victor Potter Malibu'daki yazlığının balkonunda bir patlamayla öldürüldü. | Open Subtitles | 15 هذا الصباح ، قُتل (فيكتور بوتر) في إنفجار في شرفة بيته على شاطئ ماليبو |
Ben 103. katın balkonunda olacağım. | Open Subtitles | سأكون في شرفة الطابق الـ103. |
Threepeat Mansfield'ın balkonunda Kylie ile konuştuğu zaman anlaşma kurtarıldı ve işte ben burdayım. | Open Subtitles | حين تحدث (ثريبيت) إلى (كايل) آتياً من شرفة (مانسفيلد) أُنقذت الصفقة، وها أنا. |
Hitler Buckingham Sarayı'nın balkonunda duruyor ve biz konuşurken bir Doberman gibi uluyor olurdu. | Open Subtitles | لكان السيد (هتلر) سيقف في شرفة قصر "باكنغهام" يعويّ مثل كلب "الدوبرمان" فيما نتحدث. |
- Kilisenin balkonunda mı? | Open Subtitles | -في شرفة الكنيسة؟ |
Göt dalağı balkonunda oturmuş kondomlar kötüdür diyor. | Open Subtitles | إنه فقط يجلس هناك على شرفته ويقول أن الوقيات شريرة |
balkonunda. | Open Subtitles | على شرفته. |
- Otis'i bırakırken bazen balkonunda oturur konuşurduk. | Open Subtitles | أحياناً عندما أعيد (أوتيس)، كنا نجلس على شرفتها ونتحدث. تتحدثان؟ |