ويكيبيديا

    "bankta" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • مقعد
        
    • على المقعد
        
    • على الكرسي
        
    • على الأريكة
        
    • على المقاعد
        
    • على مقاعد
        
    • الدكه
        
    Farai Büyükanne Jack'le bankta 6 seans yaptı. TED كان لفاراي ست جلسات على مقعد الحديقة مع الجدة جاك.
    Ama sonrasında dışarıda bir bankta göstermek inceliğinde bulundu. TED ولكن بعد ذلك كانت طيبة بما فيه الكفاية لتريني كيف تفعلها على مقعد في الخارج
    Hiçbir şey yapmadılar. İstasyondaki bir bankta oturmalarını yasaklayan bir kanun yok. Open Subtitles لا يوجد قانون يمنع الجلوس على مقعد أمام مستودع
    Burada parkta buluşuruz. Daha önce karşılaştığımız bankta. Open Subtitles حسناً ، دعنا نلتقى فى المنتزه على المقعد الذى التقينا عليه من قبل
    Seni beşinci kapının oradaki bankta bekliyor olacağım. Open Subtitles وسأنتظرك على الكرسي القريب من البوابة رقم 5
    Eh bütün gün bankta oturmak sıkıcı olabiliyor. Open Subtitles المرء يشعر بالوحدة من كثرة الجلوس على الأريكة طيلة اليوم.
    "Aşk bir bankta iç çekmek değildir, ne de ay ışığında bir gezinti." Open Subtitles "الحب ليس تنهيدة على مقعد في الحديقة, وليس نزهة تحت ضوء القمر. "
    Bir zamanlar birilerinin bebeğiydi ve onu seven bir anneyle babaya sahipti ama şimdi burada bankta yarı ölü bir şekilde yatıyor ve onun anne ve babası tüm amcaları nerede? Open Subtitles انه كان رضيعا في يوم من الأيام و كان لديه أب و أم يحبانه و الآن ها هو, نصف ميت على مقعد في حديقة
    Yaşlı bir adam varmış, bankta oturup hüngür hüngür ağlıyormuş. Open Subtitles كان هناك رجل عجوز يجلس على مقعد في المتنزه ويبكي لوحده حسناً؟
    Phoebe, bu adamı her gün otobüs durağındaki bankta görüyorum. Open Subtitles فيبي، إنني أرى هذا الرجل، كل يوم على مقعد انتظار الحافلة،
    Bir gün Clarie ile birlikte parkta bir bankta oturuyorduk. Open Subtitles وفي يوم من الأيام أنا وكلير كنا نجلس على مقعد الحديقه
    bankta oturan iki şişko adamın korkunç olmayabileceğini, saklanıp kağıt oynayabilmek için güzel bir gölgelik olabileceğini öğrendim. Open Subtitles تعلّمت أموراً كأن لا يكون جلوس رجلين ضخمين على مقعد أمراً مخيفاً قد يشكّلان مكاناً جميلاً وظليلاً للاختباء ولعب الورق
    Sadece bir kez giyildi ve onda da çoğunlukla parktaki bankta oturarak kraker yendi. Open Subtitles اُرتدىَ مرة واحدة كنت غالباً جالس على مقعد فى الحديقة و اتناول البريتزل
    Bütün gün okulun dışındaki bir bankta oturmayı mı seviyorsun? Open Subtitles تحب أن تجلس على مقعد خارج المدرسة طوال النهار؟
    Ve o her zaman aynı bankta oturuyor oluyordu. Open Subtitles أكتشف بأنه مايزال جالس على . مقعد الحافلة
    O bankta otururken, ilk defa 22 yıllık hayatıma mutlu bir şekilde baktım. Open Subtitles جلوسي وحيدا على المقعد مكنني وللمرة الأولى من النظر إلى الوراء بسعادة على الـ 22 عاما من حياتي
    Geçen gün bankta yatan bir ihtiyar gördüm. Open Subtitles أتعرف ، قبل أيام , رايت رجل عجوز على المقعد.
    bankta oturmak, etrafı seyretmek, birçok olay olur. Open Subtitles على الكرسي, نشاهد جميع ما يحدث.
    Yataklar dolu ama bir bankta yatarsınız. Open Subtitles إنّ الأسِرّةَ ممتلئة لَكنَّك يُمْكِنُ أَنْ تَنَامَ على الأريكة.
    Kötü birşey yapmazdık, o zamanlar filmler bitince, sohbet için kafeye gider, sonrada bankta oturup bir ayyaşı dinlerdik. Open Subtitles لم نفعل شيئاً خاطئاً ولكن عندما كانت الأفلام تنتهي كنا نذهب إلى المقهى ونتحدث ثم نجلس على المقاعد
    Doğru, bankta oturmak çok efor kaybettirici bir şey. Open Subtitles صحيح لأن الجلوس على مقاعد البدلاء يستلزم مجهود كبير
    Eğer bu sorumluluğu omuzlayamazsan hazır olana kadar bankta beklersin. Open Subtitles الأن لو أنك لا تقدر على تحمل هذه المسئوليه إذن ستعود إلى الدكه حتى تكون مستعداً لو لم ألعب المباراة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد