basittir. Bu yüzden bu kadar muhteşemdir. | Open Subtitles | الأمر بغاية البساطة , هذا ما يجعل من التانغو رقصة رائعة |
- İşte kadar basittir. - Konuşmayı denersen sürpriz olur. | Open Subtitles | بتلك البساطة حاول أن تجرب التحدث لمرة, ستكون متفاجئاً |
Basit. Aşk çok basittir. | TED | بسيط ،الحب الرومانسي فى منتهى البساطة |
Emir zinciri basittir, sorumluluk dağılımı kolaydır, ve karmaşık durumlara az rastlanır. | Open Subtitles | سلسلة القياده بسيطه وسهلة التعامل بالسؤوليه ومجال بسيط للإرتباك |
Uluslar arası yardım sinyali basittir, yapması da çok kolaydır | Open Subtitles | إشارة المحنه الدوليه تعتبر بسيطه سهل جدا تأديتها... على هذا النحو |
Biliyor musun Cheerios olmak için tek bir ders vardır ve çok basittir. | Open Subtitles | تعلمين , نحن بالتشجيع لدينا درس واحد فقط و هو درس بسيط جدا |
100 dolarlık bir bilgisayar görmek olağanüstü bir şey, çünkü -- blog yazılımı basittir. | TED | ولكن رؤية شيء مثل الحاسوب بسعر مئة دولار هو أمر مذهل، لأن .. برنامج التدوين نفسه بسيط جدا. |
Çözülebilir sorunlar illa ki basittir diye bir şey yok. | Open Subtitles | هل هذا صحيح؟ حسناً, حتى المشاكل الممكن إدارتها ليست بسيطة |
Meşhur ruh-akıl problemi bu kadar basittir. | TED | فمسألة العقل- الجسم الشهيرة بهذه البساطة |
Sözleri çok basittir. | Open Subtitles | أشعار الأغنية في منتهى البساطة. |
Sanki tüm güç hakkında, bu kadar basittir. | Open Subtitles | إنها عن القوة إنها بهذه البساطة |
Belki cevap bu kadar basittir. | Open Subtitles | ربّما الإجابة حقّاً بهذه البساطة |
Oldukça basittir. | TED | وهو امرٌ شديد البساطة |
Belki bu kadar basittir. | Open Subtitles | ربما الأمر بهذه البساطة |
Bunu yapmak oldukça basittir. | Open Subtitles | انها عملية بسيطه جداً |
Bunu yapmak oldukça basittir. | Open Subtitles | انها عملية بسيطه جداً |
Kurallarım, gayet basittir. | Open Subtitles | قواعدي بسيطه |
Antik Yunanlıların harika bir fikri vardı: Evren basittir. | TED | كان لدى اليونانيين القدماء فكرة عظيمة، هي أن الكون بسيط. |
Fakat düşünmek gerçekten çok basittir: Sadece mantıklı düşünme veya ona benzer bir şey. | TED | ولكن في الواقع التفكير بسيط جدًا: إنه مجرد نوع من الاستنتاج المنطقي أو شيء من هذا القبيل. |
Ve bence sihir, nefesimi tutsam da, bir deste kağıt karıştırıyor olsam da gayet basittir. | TED | وأن أظن أن السحر .. سواء كان حبس الأنفس أو تقليب بعض أوراق اللعب هو أمرٌ بسيط جداً |
Yani tarif basittir: İpek çözeltisini alıyorsunuz, boşaltıyorsunuz ve... ...proteinin toplanmasını bekliyorsunuz. | TED | وهكذا فإن الوصفة بسيطة: تأخذ محلول الحرير، تصبه، ثم تنتظر البروتينات لتتجمع ذاتيا. |
Ancak belki de cevap çok basittir; tüm ücretleri her zaman kamuya açık yapmak. | TED | لكن ماذا لو كانت الإجابة بسيطة للغاية: أن نجعل جميع الأسعار معروفة للعامة دائمًا. |