Kısa çöpü ben çektim onun için siz derse başladığınızda tüm kayıt cihazlarının kaydet düğmesine basmam gerekiyor. | Open Subtitles | لقد سحبت القشة القصيرة ، لذا ينبغي عليّ أن أضغط على أزرار التسجيل حينما تبدأ المحاضرة |
Kodu girmem gerek. Düğmeye basmam gerek. | Open Subtitles | يجب أن أدخل الرمز السري يجب أن أضغط على الزر |
ama etrafımdakilerin de farkındaydım aynı zamanda. Midtown'da yüksek bir binada çalışıyorum ve her akşam ofisten ayrılmadan önce dışarı çıkmak için bu butona basmam gerekiyor ki böylece büyük ağır cam kapılar açılsın ve asansöre binebileyim. | TED | ولكن كنت أيضًا أتفاعل مع الموجودات حولي، فأنا أعمل في مكان مرتفع في المدينة، وكل ليلة قبل أن أغادر مكتبي، أضغط على هذا الزر للخروج، ويفتح الباب الزجاجي الثقيل جدًا لأتوجه إلى المصعد. |
basmam için bunu verdiler. | Open Subtitles | لقد أعطوني هذا الزر لأضغط عليه |
Sendika başkanımız Bud bana düğmeye basmam için 500 papel ödedi. | Open Subtitles | دفع لي (بود), رئيس نقابتنا 500دولار لأضغط الزر |
Yerdeki çatlaklara basmam ve bazen geri, geri yürürüm ve herkes beni engelleyebilecek birer metafor gibi görünür gözüme. | Open Subtitles | لا أدوس أبداً على الشقوق وفي بعض الأحيان أتمشى للوراء، وكل شخص أراه يصبح مجازاً للأشياء التي قد توقفني. |
Bunu bana doğrulttun diye kıçına tekmeyi basmam lazım. | Open Subtitles | يجب أن أدوس مؤخرتك لتوجيهك هذا لى |
Butona basmam mı lazım? | Open Subtitles | {\pos(190,220)} هل عليّ أن أضغط على الزرّ حقّا ؟ |
- Şuna basmam gerekiyor. - Tamam. | Open Subtitles | أضغط على هذا حسنًا |
Shawn, frene basmam gerekiyor. | Open Subtitles | (شون)، يجب أن أضغط على المكابح. |