Evet, mezarını bastılar ve tabutu çalındı. | Open Subtitles | نعم، هاجموا قبره وسرقوا تابوته |
Son beş dakikada dört mekânımızı bastılar. | Open Subtitles | لققد هاجموا 4 من محلاتنا في آخر 5 دقائق |
Kızıl şapkalılar bu sabah tamirhaneyi bastılar. | Open Subtitles | القبعات الحمر هاجموا المرآب هذا الصباح |
Bayan Stein'nin verdiği en kötü avans ile birkaç bin kopya bastılar. | Open Subtitles | طبعوا بضعة آلاف نسخة مع أسوء مدفوع مقدم قد رأته السيدة (ستاين). |
1450'lerde geçiyor, Katolik kilisesinin paraya ihtiyacı vardı, ve bu yüzden günahlar için bağışlama kağıdı bastılar -- bunlar, "bağışlayıcı" olarak isimlendirilen ve bir parça kağıt üzerinde elleriyle yazdıkları şeylerdi. | TED | تبيّن أنه في أعوام 1450، أرادت الكنيسة الكاثوليكية المال، لذا فقد طبعوا تساهيل -- في الواقع كتبوا بأيديهم هذه الاشياء المسماة تساهيل، التي هي صكوك غفران من الورق. |
Hem yanlış evi bastılar hem de herkesi vurdular. | Open Subtitles | رجال شرطة أغبياء لقد داهموا المنزل الخطأ دخلوا هناك ، وعصفوا بكل من في طريقهم |
Kızıl şapkalılar bu sabah tamirhaneyi bastılar. | Open Subtitles | القبعات الحمر هاجموا المرآب هذا الصباح |
- Sekiz yaşındaki bir kızın partisini mi bastılar? | Open Subtitles | - هاجموا حفلة عيد ميلاد طفلة بالثامنة؟ |
Enstitüyü bastılar. | Open Subtitles | لقد هاجموا المعهد. |
Konuşmamı bastılar mı? | Open Subtitles | هل طبعوا خطابي ؟ |
Yanlış evi bastılar. | Open Subtitles | لقد داهموا القصر الوهمي |