Bu birçok Batılı elitin kendi siyasi düzenleri hakkında yaptığı bir iddia, kibir, Batı'nın şu anki sorunlarının kalbindedir. | TED | إنه الإدعاء العالمي الذي تدّعيه العديد من النخب الغربية حول نظامهم السياسي، الغطرسة، التي هي أساس علّة الغرب الحالية. |
Asya, Afrika ve Güney Amerika'dan 15 ülke seçtik, Batı'nın dışında ve LGBT hakları açısından değişken yerler olsun istedik. | TED | قمنا باختيار 15 بلدا من آسيا وأفريقيا وأمريكا الجنوبية، بلاد من خارج الغرب والتي تتسم بتنوع من حيث حقوق المثليين. |
Eskiden çok iyiydin, ama şimdi Batı'nın Ahlaksız Cadısı gibisin. | Open Subtitles | أنت تستخدم ليكون لطيفا جدا، والآن أنت ساحرة الغرب الشريرة. |
Ve size şunu söyleyeyim, Doğu Asyalılar Batı'yı Batı'nın Doğu'yu tanıdığından çok daha iyi tanıyorlar. | TED | وسوف اخبركم ان الناس من شرق آسيا يعرفون الكثير عن الغرب مما يعرفه الغرب عن اسيا الشرقية |
Batı'nın baskısıyla, Hutu olan Devlet Başkanı gönülsüzce de olsa yönetimi Tutsiler'le paylaşmayı öngören bir anlaşmayı kabul etmiştir. | Open Subtitles | تحت ضغط من الغربِ وافقَ رئيسُ الهوتو بتردّد أي صفقة لإشتِراك بالسلطة مَع التوتسي |
Sorun şu ki şu an Batı'nın dört bir yanında bu, böyle görünüyor. | TED | كما قلنا ان هذه المشكلة تجتاح الغرب اليوم انها تبدوا هكذا |
halen Eski Batı'nın kullanmakta olduğu kadar enerji tüketmeye başlayacaklar. | TED | وسوف يبدأون بالاستهلاك كما يفعل الغرب القديم اليوم |
Tam tersine, demokrasinin Batı'nın yükselmesine ve modern dünyanın yaratılmasına katkıda bulunduğunu düşünüyorum. | TED | على النقيض من ذلك، أعتقد بأن الديموقراطية ساهمت في صعود الغرب وتكوين العالم الحديث. |
Batı'nın en ileri inovasyon hakkında konuştuğunu duyuyorsunuz. | TED | لذا، سمعتم حديث الغرب حول الابتكار على الحافة. |
Demek ki Batı'nın geleneksel iş modeli, "ne kadar çok o kadar iyi" | TED | لذا نموذج الأعمال التقليدي في الغرب هو أكثر لأكثر من ذلك. |
Problem, Batı'ya doğru baktığınızda. Batı'nın yapmasını istediği şeyi yapmıyor. | TED | والمشكلة هي أنه عندما ننظر للغرب، فإنه لا يفعل ما يريد الغرب أن يفعله. |
Batı'nın 19. yüzyılda yaptığını yapıyor diye Çin'i kınamak ikiyüzlülük. | TED | وفي توجيه الإنتقاد إلى الصين للقيام فيما قامت به حيث فعل الغرب ذلك في القرن التاسع عشر، صفعات تنمُ عن نفاق. |
Ben dünyadaki tüm sorunların Batı'nın eseri olduğuna inanan insanlardan değilim. | TED | لست واحداً من أولئك الناس الذين يؤمنون أن كل المشاكل في العالم هي بسبب الغرب. |
Burada bahsettiğim şey, Batı'nın zeki ve düşünceli bir şekilde besbelli Asya'nın dönüşüyle yaratılmış bu yeni dünya ortamına tepki verememesi. | TED | اشير هنا الى فشل الغرب في التصرف بتعقل و ذكاء لبيئة العالم الجديدة التي تكونت بوضوح بعودة آسيا. |
Batı'nın bir dostu olarak bundan dolayı üzüntülüyüm. Bu yüzden, bugünkü hedefim Batı'ya yardım etmeye çalışmak. | TED | كصديق للغرب شعرت بالكرب لهذا لذا فإن هدفي اليوم هو محاولة مساعدة الغرب |
Ama önce hikâyeye, Batı'nın dünyanın geri kalanını nasıl uyandırdığı ile başlamalıyım. | TED | لكن ساضطر لبداية القصة بالحديث عن كيف أن الغرب هم من اوقظوا بقية العالم |
Hepimiz Batı'nın başarıyla kendini yenileyen, kendini dönüştürebilen; dünyayı kolonize ve domine etmek için gücünü kullanan ilk olduğunu biliyoruz. | TED | كلنا نعلم ان الغرب هم أول من نجحوا في التمدن في تغيير أنفسهم في البداية استخدمت القوة لاستعمار و سيادة العالم |
Ve Batı'nın paylaştığı özel bir armağan da muhakeme sanatıydı. | TED | و عطية محددة تشاركتها الغرب كانت فن المنطق |
Fakat zamanla Batı'nın bilgeli armağanlarını dünyanın geri kalanıyla paylaştı. | TED | ولكن بمرور الوقت شاركت عطايا الحكمة الغربية مع باقي العالم |
Uzun zamandır Batı'nın bir dostu olarak Batı toplumlarının ne kadar kötümser olduklarının farkındayım. | TED | كصديق منذ فترة طويلة مع الغرب أنا مدرك بالفعل بكيف أصبحت المجتمعات الغربية متشائمة |
Vegas o zamanlar "Batı'nın Mississippi'si" olarak bilinirdi. | Open Subtitles | فيجاس كانت تعرف كــ "ميسيسيبي الغربِ." |