Affedersin, bu sözün Baudelaire'e ait olmadığını söylemek zorundayım, bu söz Nietzsche'nin, "Ahlakın Soykütüğü Üstüne" adlı eserinden. | Open Subtitles | فخامتكم، والتعبير ليس من بودلير. فمن من نيتشه علم الأنساب من الأخلاق. |
- Pek olumlu bir izlenim edinmediniz galiba. - Hayır, Baudelaire'in konferansı var. | Open Subtitles | ـ اه، يبدو أنك لم يعجبك ما رأيته ـ كلا، ولكن هناك ندوة ثقافية لشعر بودلير |
Baudelaire ailesi, pis, kalabalık bir şehrin ortasındaki devasa bir malikânede yaşardı. | Open Subtitles | عاشت عائلة "بودلير" في قصر كبير جداً في وسط مدينة قذرة مزدحمة. |
Baudelaire yetimlerinin öyküsünde gereğinden fazla yaşanan bir durum var, dramatik ironi. | Open Subtitles | يوجد وضع يتكرر كثيراً في قصة أيتام عائلة "بودلير"، ويدعى المفارقة الدرامية. |
Baudelaire ebeveynleri, Violet'ın reşit olunca alacağı oldukça büyük bir servet bıraktılar. | Open Subtitles | خلف الوالدان "بودلير" ثروة ضخمة سيرثها الأطفال عندما تبلغ "فيوليت" سن الرشد. |
"Rüzgarı... deliliğin kanatlarını hissettim." Baudelaire. | Open Subtitles | "لقد شعرت بجناح أجنحة الغضب" . "هذا "بودلير |
Klaus Baudelaire, ortancaları, kitapları severdi. | Open Subtitles | كلاوس بودلير الأبن الأوسط ويحب الكتب |
Bu kasabada kaç kişi Baudelaire'in değerini anlayabilir ki? | Open Subtitles | بودلير... كم من شخصٍ في هذه البلدة يعلم بوجودك؟ |
"Les Fleurs du mal." Baudelaire'den, okumuşsundur elbet. | Open Subtitles | فلور دو مال" بودلير". لقد قرأته، بطبيعة الحال. |
Baudelaire çocuklarının, çok uzun yıllar öncesine dayanan acı geçmişlerine ışık tutmak, benim kutsal vazifemdir. | Open Subtitles | ومن واجبي أن أسرد القصة المؤسفة لأطفال عائلة "بودلير" كما حدثت قبل سنوات عديدة. |
Violet Baudelaire, ailenin en büyük çocuğuydu. | Open Subtitles | كانت "فيوليت بودلير" أكبر أطفال العائلة سناً. |
Violet Baudelaire'ın saçını böyle toplaması, mucit aklındaki dişli, makara ve manivelaların tam güç çalıştıklarının işaretiydi. | Open Subtitles | عندما كانت "فيوليت بودلير" شعرها هكذا، كان هذا إشارة على أن عقلها المخترع كان يعمل بأقصى طاقته. |
Klaus Baudelaire, ailenin ortanca ve tek erkek çocuğuydu. | Open Subtitles | كان "كلاوس بودلير" الطفل الأوسط والصبي الوحيد. |
Sunny Baudelaire daha bebekti, bu sözcük "kişinin kendini, çoğunlukla anlaşılmaz mırıltılarla ifade ettiği yaştaki kişi" demektir. | Open Subtitles | كانت "صاني بودلير" رضيعة، وهي كلمة تعني "شخص بعمر يتكلم المرء فيه غالباً بسلسلة زعقات غير مفهومة"، |
Baudelaire yangınının sebebini tam olarak anlayabilmek için aylarımı araştırmayla, yıllarımı ağlayarak uyumakla geçirdim. | Open Subtitles | قضيت شهوراً في البحث وسنوات وأنا أبكي حتى أنام، محاولاً اكتشاف السبب الدقيق لحريق منزل "بودلير". |
Dakikalar içinde Baudelaire Malikânesi'nin tamamı alevler içinde kalmıştı. | Open Subtitles | وخلال دقائق، غدا قصر عائلة "بودلير" بأكمله يشتعل بالنار. |
Evet, ben Violet Baudelaire, bunlar da kardeşlerim Klaus ve Sunny. | Open Subtitles | أجل، أنا "فيوليت بودلير". هذا أخي "كلاوس"، وهذه أختي "صاني". |
Baudelaire Malikânesi kadar şaşaalı olmadığının farkındayım. | Open Subtitles | أدرك أنه ليس فارهاً كقصر عائلة "بودلير". |
Bir şeyler, Klaus Baudelaire, çok uzak bir yerlerden tanıdık geliyor. | Open Subtitles | أشعر بأنني أتذكره قليلاً يا "كلاوس بودلير". |
Baudelaire yetimleri, olağanüstü talihsiz şartlarından kurtulmaları gerektiğini biliyorlardı. | Open Subtitles | عرف الأيتام "بودلير" أنه عليهم إيجاد طريقة للخروج من ظروفهم المخيفة المؤسفة. |