Sen daha bebekken, geceleri beşiğinin yanına uzanırdım. | Open Subtitles | عندما كنتَ طفلًا، اعتدت على الاستلقاء جوار مهدك. |
beşiğinin yanındaki olay yeri fotoğrafları aklına geliyordur. | Open Subtitles | صور مسارح الجرائم التي كانت بجانب مهدك هي ما تطرأ على بالي |
beşiğinin yanına geldim ben de, yukarıdan sana baktım. | Open Subtitles | مشيت الى مهدك, ونظرت للأسفل تجاهك. |
Kelt medeniyeti beşiğinin tam kendisi gibi. | Open Subtitles | و قد تكون مهد الحضارة الكلتكية |
Bai hâlâ uyuyorken, beşiğinin 5 santim yanından ateş ettiler. | Open Subtitles | أطلقوا رصاصة تبعد بوصتان عن مهد طفلتي بينما كانت، (باي) لاتزال نائمة فيه |
İnternetten bir şey almış... bebeğin beşiğinin üstüne asmak için hareketli bir oyuncak... hareketli kızböcekleri. | Open Subtitles | كانت طلبته بالانترنت شيء متحرك من اليعاسيب يوضع على سرير الطفل. |
Bu sarkaç beşiğinin üzerinde asılıydı. | Open Subtitles | هذه الزينة معلّقة فوق مهدك |
Yani beşiğinin üzerinde asılı olması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان يفترض أنْ تُعلّق فوق مهدك |
Walter Lee, yeni bir paravan alır onu da bebek beşiğinin etrafına koyarız. | Open Subtitles | ويستطيع (والتر لي) أن يضع بعض الستائر في غرفتكما حول سرير الطفل |