İnsanları anestetik veriyor ve ardından bedenlerinin kan dolaşımını durduruyor. | Open Subtitles | اذا فهي تقوم بتخديرهم ثم تضع أجسادهم في حالة ركود |
çok daha fazla teste girerek bedenlerinin kendilerinden uzaklaştığını hissetmeden durumla başa çıkabiliyorlar. | TED | ويمكنهم عمل الكثير والكثير من الاختبارات يمكنهم العيش دون الشعور بأن أجسادهم تنفر منهم |
- Veya eğer ruhsal şeylerden biri olursa, bedenlerinin havaya yükselmesi gibi, ve uçup gitmeden bedenlerini aşağı çekmen gerekirse. | Open Subtitles | , أو أذا أي أمور روحية مثيرة للأهتمام تحدث مثل أجسادهم تبدأ بالطوفان بالأنحاء وتحتاج شخصا ما لمساعدتك بأمساكهم |
Zihinleri, bedenlerinin dayanabileceğinden daha fazla çalışmaktadır. | Open Subtitles | عقولهم تعمل بجدّية أكبر من أجسامهم يمكن أن تتحمّل. |
Yavruların etrafında, hatta bedenlerinin içinde bile buz kristalleri oluşmaya başlıyor. | Open Subtitles | فتنمو بلورات الثلج حول الصغار وحتى داخل أجسامهم |
Daha sonra bana bedenlerinin tam girişte olduğunu söyledi. | Open Subtitles | اخبرتني (جيس) لاحقاً أن جثتيهم كانت فى الحديقة |
İnsanların birbirlerinin bedenlerinin üzerinde süzüldükleri ve ameliyat masasında birbirlerini görebildikleri yerde ölüme yakın deneyim yaşadıklarında tanımladığı şeyi biliyor musun? | Open Subtitles | اتعرفين ذلك الشيء الذي يصفه الناس عندما يمرون بتجربة قريبة من الموت حيث يطفون فوق اجسادهم |
Hızlıca bir yerlere saklanıp yumuşak bedenlerinin sertleşmesini beklemeliler. | Open Subtitles | عليهم الاختباء بسرعة وانتظار أجسادهم الرخوة حتى تتقوّى |
Şimdi onlara yaşadıkları onca zorluktan sonra kilisenin söz verdiği şekilde, bedenlerinin onlara kıyamet gününde geri dönmeyeceklerini teşrih masalarında adi suçlular gibi lime lime edileceklerini mi söyleyeceğiz? | Open Subtitles | الآن ، هل سنقول لهم أن بعد حياتهم الشاقة أن أجسادهم لن تعود إليهم في يوم الحساب كما وعدتهم الكنائس ؟ |
Böylece arkadaşlarımızı bulup, onları uyandırabilir ve bedenlerinin nerede olduğunu öğrenebiliriz. | Open Subtitles | لكي نتمكن من إيجاد رفاقنا و نتمكن من إيقاظهم و نكتشف موقع المكان الذي يبقون فيه أجسادهم |
Arkadaşlarımızı bulup bedenlerinin nerede tutulduğunu öğrenmemiz gerek. | Open Subtitles | إذن علينا أن نلتقي برفاقنا و نكتشف في أي مكان على الأرض أجسادهم حبيسة |
Aksine, kendi bedenlerinin ve delillerin tanıkları oluyorlar. | TED | بل هم شهود، وتعتبر أجسادهم دليلًا. |
Cenaze görevlileri cesetlere bir baktılar ve çocukların bedenlerinin cenaze töreni için 6 gün düzenli çalışma olmadan birleştirilemeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | حيث وقع نظر متعهد الدفن عليهم... وقال لا يمكن ترميم أجسادهم للدفن... دون ستة أيام من العمل المتواصل. |
Ayrıca denizanasının, bedenlerinin zarif ve karmaşık yapılarını geliştirmek için kullandıkları temel yapı taşlarını sağlarlar. | Open Subtitles | أنها توفر اللبنات الأساسية لقنديل البحر تستخدمه لتنمية بناء أجسامهم الرائعة و المعقّدة. |
Şükran Günü ziyafeti misali organları bedenlerinin etrafına yaymıştı. | Open Subtitles | نشرها في جميع أنحاء أجسامهم - مثل وليمة عيد الشكر. - يا إلهي. |
Daha sonra bana bedenlerinin tam girişte olduğunu söyledi. | Open Subtitles | اخبرتني (جيس) لاحقاً أن جثتيهم كانت فى الحديقة |
Yoma'nın görünüşünü ve kanını bedenlerinin derinliklerine aldılar. | Open Subtitles | يأخذون لحم و دماء "اليوما" و يمتصونها إلى اجسادهم |
Sahip oldukları tüm güçleri Yoma'dan alırlar ve bir Claymore Yoma'nın gücünü ne kadar kullanırsa bedenlerinin Yoma'ya tamamen dönüşme şansı da o kadar artar. | Open Subtitles | "يستخدمون قوة "اليوما و كلما استخدموا قوة "اليوما" أكثر "كلما ازداد تحول اجسادهم إلى "يوما |