İmdat diye ağlayacağına en iyisi ona bekaret kemeri tak da kurtul. | Open Subtitles | أوه، ليبكون بصوت عال، ماري. لماذا لا يصلح لها فقط عن حزام العفة وينبغي القيام به حيال ذلك؟ |
Senin fotoğrafın yüzünden bakire kalan kızların sayısı bekaret kemeri yüzünden bakire kalanlardan daha fazla. | Open Subtitles | وجهك المكشّر القبيح مسؤول عن بقاء الفتيات عذارى أكثر من حزام العفة |
bekaret kemeri takmıyor olsaydın eğlenebilirdik. | Open Subtitles | وبامكاننا الحصول على مرح ماعداك انت ترتدي حزام العفة |
Bu kıskanç kralın kendisinden başkası bu tenin hazlarını tatmasın diye bana taktığı bekaret kemeri. | Open Subtitles | هذا حزام العفة الذي قام الملك الغيور بربطه حولي... حتى لا يتمكن رجلا أخر غيره بالحصول على هذا الجسد. |
Dinleyin şimdi Haçlı seferine çıkan savaşçı karısına bekaret kemeri takar. | Open Subtitles | لذا، لذا... الصليبي - يَضِعُ حزام عفةِ على زوجتِه |
Adım Guru Pitka ve bir bekaret kemeri takıyorum. | Open Subtitles | إسمي المعلم بيتكا وأنا أرتدي حزام العفة |
Wanda Derek'in Vista Faytonu'nda bekaret kemeri buldu. | Open Subtitles | واندا وجدت "حزام العفة" في سفينة ديريك. |
Külot, bekaret kemeri. | Open Subtitles | ملابس داخلية, حزام العفة. |
Lindsay'e hemen bir bekaret kemeri alıyorum. | Open Subtitles | أَشتري lindsey a حزام عفةِ. |