Ayrıca bu okulların böyle bir yaklaşımın belkemiğini yetiştirdiğinden emin olmalıyız. Onlar toplum sağlığı çalışanlarıdır. | TED | يمكننا أن نضمن أن تشكل هذه الكليات العمود الفقري لمقاربة المنبع وهم عمال مجتمع الصحة |
Niyeti komik olsa da pek çok iğneleyici söz gibi ülkenin belkemiğini oluşturan, aynı yapıdaki küçük şehirler için gerçeğin özünü içeriyordu. | Open Subtitles | القصد كان المزاح، لكن كالعديد من النكات، فهي تحوي بذرة الحقيقة ان المدن الصغيرة التي تمثل العماد الفقري للأمة كلها بنمط واحد |
Ata binmeye düşkünlüğü vardı. belkemiğini kırdı. | Open Subtitles | كانت شغوفة بركوب الخيل لقد كسرت عمودها الفقري |
Hadi. Jackie'nin takım arkadaşları onu taşırken belkemiğini pek iyi tutamıyor. | Open Subtitles | رفاقجآكيفي الفريقيخشون عليه أن يكون قد أُصيب في عموده الفقري |
Bu bebekten çıkacak bir kurşun adamın belkemiğini parçalar. | Open Subtitles | طلقه واحد من هذا الطفـل يمكنهـا ان تفجـر العمود الفقري لـ الرجل من ظهـره |
Ama belkemiğini bir türlü... tedavi edemedim. | Open Subtitles | لقد فعلت ما بوسعي، لكن عمودك الفقري... فقط... لم أستطع إصلاحه |
Ama belkemiğini bir türlü... tedavi edemedim. | Open Subtitles | لقد فعلت ما بوسعي، لكن عمودك الفقري... فقط... لم أستطع إصلاحه |
Manticore'u kapatamazsam hükümet tüm teşkilâtçıları bulur ve tutuklar böylece bu hareketin belkemiğini kırar. | Open Subtitles | إذا لم أستطع إيقاف "مانتيكور" ستجد الحكومة كل منظّم وتعتقله وكسر العمود الفقري للحركة |
Saniyede 82 metrelik hızla giden bir av oku sadece göğüs kemiğini değil kalbi deler ve belkemiğini de keserdi. | Open Subtitles | -بسرعة 82 متراً في الثانية ... سهم الصيد لن يؤدي فقط إلى إختراق عظم القص والقلب ولكنه سيقطع العمود الفقري أريد الإشارة إلى.. |