Efendim, bomba patladı, bu belliydi. | Open Subtitles | سيدي , القنبلة إنفجرت ذاك الى حد كبير كان واضحاً |
belliydi. Beni sürekli erkeklere hediye almaya gönderirdi. | Open Subtitles | كان ذلكَ واضحاً كانت ترسلني لشراء هدايا رجالية |
Daha en başından gizli silah diye bir şey olmadığı belliydi. | Open Subtitles | . لقد كان واضحاً منذ البداية أن سلاح البشرية موجود |
Bu işi bizim yapmamızı pek istemediği belliydi Doug. | Open Subtitles | فعلوا بوضوح. خصوصا كيلي. أعني كان ذلك واضحا |
Lider olduğu o kadar belliydi ki. | TED | كان من الواضح جدا، منذ البداية، أنها قائدة. |
İnsanların olan bitenden memnun olmadığı belliydi. | Open Subtitles | لقد كان واضحاً بأنّ النّاس كانوا غير سعيدين بكّل ما كان يجري |
Daniel ile bağlarını koparmandan belliydi zaten. | Open Subtitles | وذلك أصبح واضحاً لي عندما قطعتي الأكاذيب مع دانييل |
Oldukça belliydi ve yanılmıyorsam onun da sana bir iki defa gizlice baktığını gördüm. | Open Subtitles | الأمر كان واضحاً جداً، وإذا لم أكن مخطئاً فقد لاحظت أنها لمحت لك بإعجابها مرة أو اثنتين |
Bir şeyin olduğu belliydi. Görülebiliyordu. | Open Subtitles | شىء ما حدث يالتأكيد كان ذلك واضحاً |
Bir şeyin olduğu belliydi. Görülebiliyordu. | Open Subtitles | شىء ما حدث يالتأكيد كان ذلك واضحاً |
Burada kalmak istediği çok belliydi. | Open Subtitles | كان واضحاً أنها أرادت البقاء بشدة. |
Avantajlı bir evlilik olacağı belliydi... | Open Subtitles | كان واضحاً بشدة أنه زواج مصالح |
Avantajlı bir evlilik olacağı belliydi... | Open Subtitles | كان واضحاً بشدة أنه زواج مصالح |
Gönderenin adı bilinmiyordu ama çok belliydi. | Open Subtitles | الراسل كان "مجهولاً", لكن كان هذا واضحاً |
Bu esnada açıkça belliydi ki bu inek bir lütuf olduğu kadar aynı anda büyük de bir külfetti. | Open Subtitles | في أثناء ذلك أصبح واضحا بالنسبة لي أن تلك البقرة كانت بمثابة رحمة لكنها في الوقت ذاته كانت عبئا عظيما |
Ama bu gece alkol aldıktan sonra sorun ettiği gayet belliydi. | Open Subtitles | لكن الليلة بعد ان اسرفت فى الشراب لقد كان واضحا انها لم تكن بحال جيد |
Ve bu çok belliydi eğer ki biz dünyadaki bu sessiz yerleri yok edersek, dış yöne bakma yeteneğimizi kaybettiğimiz bir gezegende takılıp kalacağız, çünkü dış uzaydan gelen sinyalleri anlamamız mümkün olmayacak. | TED | وكان واضحا جدا أنه، إن دمرنا هذه الأماكن الصامتة على الأرض، سوف نكون عالقين على كوكب من دون القدرة على النظر إلى الخارج ، لأننا لن نكون قادرين على فهم الاشارات التي تأتي من الفضاء الخارجي. |
Ailede kimin star olduğu belliydi. | Open Subtitles | كان من الواضح جداً من هو النجم في أسرتنا. |
Çünkü bu bariz belliydi, ama neden mutsuz olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لأن ذلك كان واضح ولكننى لم اعرف لماذا كانت منزعجه |
Babamın çoktan bir planının olduğu belliydi. | Open Subtitles | كان جليّاً أنه كانت بجعبة والدي خطة محكمة |
Gerekli olan şey belliydi. | Open Subtitles | بات واضحًا وقتها ما كان يتطلّبه الأمر |
Uyuşturucunun yerini tutsun diye kendini alkole verdiği belliydi. | Open Subtitles | لقد كان جلياً انها قامت بتبديل المخدرات بالكحول |
İkincisi, bu bir at olsaydı Trenton'daki iyi yürekli ihtiyar aile doktorumuzun koyacağı teşhis belliydi. | Open Subtitles | و ثانياً إن كانت حالة عادية كان سيقوم طبيب العائلة في (ترينتون) بتشخيص حالتها و لم تكن لتأتي لهذا المكتب تشخيصات مختلفة يا قوم |
Açıkça belliydi. Sanki beni destek için istermişsin gibi. | Open Subtitles | في الحقيقة الأمر واضح قليلاً وكأنكَ ستستخدمني لأدعمك |
Sonuç en baştan belliydi. | Open Subtitles | لم تكُن لديّ ذرّة شكّ حيال النتيجة. |