benim durumumda, büyüdüğüm zaman ve yerlerde Afrika'da elma egzotik bir meyveydi. | TED | في حالتي الخاصة، عندما وحيثُ ترعرعتُ في أفريقيا، كانت التفاحة فاكهة غريبة. |
Hiçbir şey için asla çok geç değildir ya da benim durumumda, istediğin kişi olmak için çok erken değil. | Open Subtitles | وإذا كان ذلك مهمّا لم يفت الأوان بعد أو في حالتي, ليس مبكّر جداً لكي تكون من تريد أن تكون |
benim durumumda ise, sizi yetiştirdiğim yıllar boyunca içimden böyle hissettim. | Open Subtitles | .. في حالتي هذا ما شعرت به خلال سنوات تربيتي لك |
benim için geçerli bu-- başkası adına konuşamam -- ama benim durumumda bir başka egonun sığmasına yetecek kadar yer vardı içinde. | TED | كان مكاناً كبيراً في حالتي لا يمكنني ان اتحدث عن الآخرين ولكن في حالتي كان لديه مكان في نفسه لكي يتواجد غرور شخص آخر |
Konsey üyesi Burke sen misin? Evet, o yaşlı sıkıştırılmış gömlekli benim. Yani benim durumumda sıkıştırılmış sütyen. | Open Subtitles | أجل، أنا القميص العجوز السمين وفى حالتى الصدرية السمينة ليس حقيقى، إنها مزحة |
Hele ki, benim durumumda olduğu gibi öz-farkındalık ve lisan hakimiyetiyle beraber olması daha da nadirdir. | TED | ونادرة أكثر عندما يتم يضاف لها كما في حالتي الوعي بالذات .. و التمكن من اللغة |
benim durumumda, film çekmek anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني، في حالتي تحديداً، الاستمرار في إخراج الأفلام |
benim durumumda, zor olan oğlumun oyuncak arabalarının peşinden koşmak, patates kızartmasından başka şeyler de yemesini sağlamak... | Open Subtitles | في حالتي الجزء الاصعب تتبع مسار سيارات الالعاب لابني واتاكد بانه سيأكل شيئا ما غير شرائح البطاطا الفرنسية المقلية |
benim durumumda, karım öldüğüne göre yüzde 73 ihtimalle 9 yıl içinde öleceğim. | Open Subtitles | و في حالتي,وبما أن زوجتي قد توفّت فهناك فرصة بنسبة 73 بالمائة أنني سأموت في خلال تسع سنوات |
Ve bu gerçekten de sahip olduğun herşeydir. Yani benim durumumda, her neyse. | Open Subtitles | كل هذا الوقت الذي تملكه أقصد, في حالتي, علي أي حال |
- insanlar savunmasız olma eğilimindedir. - Ln benim durumumda, kaza eğilimli. | Open Subtitles | يصبح الناس ضعفاء في حالتي ، الحوادث العرضية |
Güzel şeylerin farklı bir yere gittiği sık sık söylenir, ama benim durumumda, farklı bir yere bedava gitmek için birşeyler vermem gerekiyor. | Open Subtitles | يقال أن الأشياء الحلوة تقودك إلى أوقات صعبة, لكن في حالتي, الأشياء التي تقدم لي مجاناً تذهب إلى مكان صعب. |
benim durumumda, bu batakhanede sigara içmek küfretmek günahla aynı değerde. | Open Subtitles | في حالتي التدخين وقسم مرتبط باثم سوف اعاقب عليه |
Tam hayata uyum sağlamışken ya da benim durumumda ölüme... | Open Subtitles | بمجرد ان بدأت بالاعتياد على امور الحياة او في حالتي الموت |
Elbette. Neyse, burada yaşlılıktan ölmeden gerçi benim durumumda büyük bir başarı olurdu. | Open Subtitles | آه، حسنًا، قبل أن أموت بالشيخوخة، وهو ما يعتبر إنجاز في حالتي |
benim durumumda bu, atış talimi demekti. | Open Subtitles | إلى مكان للعمل لكن في حالتي كان يعني هدف للممارسة |
Elmaslar kızların en iyi arkadaşıdır derler ama benim durumumda bu doğru değildi. | Open Subtitles | يُقال أن الألماس أفضل صديق للفتاة ولكن في حالتي ، لم يكن ذلك صحيح |
benim durumumda olmadığı kesin. | Open Subtitles | بالطبع النصفان لا يكونان متساويان ليس كما في حالتي,هذا مؤكد |
Ama benim durumumda, böylesi hem senin, hem de herkesin iyiliği için. | Open Subtitles | ولكن في حالتي, فهو من أجل مصلحتك ومن أجل مصلحة الجميع. |
benim durumumda da, teyp kaydı yalan değildi. | Open Subtitles | فى حالتى فإن شريط التسجيل لم يكذب أيضا |
Korkarım ki, benim durumumda biri için bu söyleneni yapmak o kadar da kolay değil. | Open Subtitles | أخشى أن القول أسهل من الفعل فى حالتى |
Ama tabi, benim durumumda bu bütün bina. | Open Subtitles | و لكن بالطبع , لو كُنت مكانك كُنت سأغلق عليه مبنى كامل على الأرجح |