Bobby'nin anlattıklarından sonra bu benim için yeterli. | Open Subtitles | بعد ما قاله لنا بوبي، هذا يكفي بالنسبة لي. |
Eğer sen sağlıklıysan ve iyi yiyorsan ve çocuklar iyi büyüyorsa, bu benim için yeterli. | Open Subtitles | إذا كنت بصحه جيدة وتأكلين جيدا وإذا كبروا الأطفال جيدا ذلك يكفي بالنسبة لي |
Birlikte yemek yediler. Bu benim için yeterli. | Open Subtitles | لقد تناولا طعام العشاء سوية وهذا كافٍ بالنسبة لي |
Artık kafamın içinde değil. Bu benim için yeterli Saga. | Open Subtitles | الآن لم يعد موجود في بالي إطلاقاً وهذا كافي بالنسبة لي |
Madem Mackenna seninle gitmeyi göze alıyor... bu benim için yeterli. | Open Subtitles | لو ماكينا اخذ فرصة معك فأن ذلك يكون جيد بما فيه الكفاية بالنسبة لي |
Kontrol ettiğini ve bunun benim için yeterli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | اخبرتني انك تفحصت، وذلك جيد بما فيه الكفاية لي. |
Eğer sen de baban gibiysen sözün benim için yeterli. | Open Subtitles | حسناً، إن كنت مثل أبيك في شئ، فهذا يكفيني |
Keşke kalbiniz bağımsız olsaydı. Bu benim için yeterli olurdu. | Open Subtitles | أتمنى لو أن قلبكِ حرّ ذلك سيكون كافياً بالنسبة لي |
Ama kumsala güzel insanlar koymak güçleri olsa bile benim için yeterli değil. | Open Subtitles | ولكن وضع حد للشعب الشاطئ ليست كافية بالنسبة لي ، حتى إذا كان لديهم السلطات. لذلك دعونا نتكلم عن حرف. |
Eğer sen sağlıklıysan ve iyi yiyorsan ve çocuklar iyi büyüyorsa, bu benim için yeterli. | Open Subtitles | إذا كنت بصحه جيدة وتأكلين جيدا وإذا كبروا الأطفال جيدا ذلك يكفي بالنسبة لي |
Eğer orada olmamızı istiyorsa, benim için yeterli. | Open Subtitles | , لو كان يريدنا هناك هذا يكفي بالنسبة لي |
Onun iyi olduğunu bilmek benim için yeterli değil ve bunun hakkında bir şeyler yapmaya karar verdim. | Open Subtitles | معرفة أنه بخير ليست جيدة بما يكفي بالنسبة لي لذلك قررت أن نفعل شيئا حيال ذلك |
Oğlun kızımı, kızım da oğlunu seviyor ve bu benim için yeterli. | Open Subtitles | ابنك يحب ابنتي و ابنتي تحبه و هذا كافٍ بالنسبة لي. |
J.D.? Gerçekten bunun benim için yeterli olacağını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | - هل تعتقد في الحقيقة أن ذلك كافٍ بالنسبة لي) |
Bir hata benim için yeterli. | Open Subtitles | خطأٌ واحد كافٍ بالنسبة لي |
benim için yeterli. | Open Subtitles | حسناً هذا إثبات كافي بالنسبة لي |
O bir Kırmızıydı Ve bu benim için yeterli. | Open Subtitles | فهو الأحمر و ما هو جيد بما فيه الكفاية بالنسبة لي. |
- benim için yeterli. | Open Subtitles | ذلك جيد بما فيه الكفاية لي |
Bu önemli bir şey ve bunu özlüyorum da ama artık benim için yeterli olmuyordu. | Open Subtitles | تماماً هذا ضروري، وأنا أفتقده لكنّه لم يعد يكفيني |
Sen hep dürüst oldun. Bu benim için yeterli. | Open Subtitles | لقد كنت دوماً صادقاً معي وهذا كافياً بالنسبة لي |
Etrafta dolanmak benim için yeterli olmaz. | Open Subtitles | أنا قلق بأنها لن تكون كافية بالنسبة لي |
İngiliz pasaportu benim için yeterli değil! | Open Subtitles | جواز السفر الإنجليزي ليس كافيا لي |
Sende olması benim için yeterli. | Open Subtitles | وجودهم لديك كافِ بالنسبة لي |
Bizim oğlanı söylerken duydunuz, bu benim için yeterli tamam mı? | Open Subtitles | إستمع لإبنى, وسيكون هذا جيد بالنسبة لي, حسناً ؟ |
benim için yeterli. İyi eğlenceler, beyler. | Open Subtitles | هذا يكفى بالنسبة لى تمتعوا بوقتكم يا رفاق |
Bu benim için yeterli. | Open Subtitles | هذا جيد كفاية بالنسبة لي |
Eğer... eğer ilacı bana verdiyse, bu benim için yeterli. | Open Subtitles | إن.. إن كانت أعطتني الدواء فهذا جيد كفاية لي |