O benim küçük oğlum. | Open Subtitles | إنه أصغر أبنائي |
benim küçük oğlum, geceyi iki kızla geçirdi. | Open Subtitles | إبني الصغير قضى الليل مع فتاتين |
Keşke benim küçük oğlum olsaydın. Her zaman da öyle olmasını dileyeceğim. | Open Subtitles | أتمنى لوكنت إبني الصغير |
benim küçük oğlum bana hatırlattı ki dünyadaki tüm teknoloji ve tüm oyuncaklar için bazen sadece küçük bir tahta parçası için dahi eğer onu uzun şekilde istiflersen aslında oldukça ilham verici bir şey ortaya çıkar. | TED | ذكرني ولدي الصغير بأن كل التكنولوجيا والألعاب في العالم، هي أحياناً مجرد قطعة صغيرة من الخشب، إذا كدستها بالطول، فإنها تُكون شيئاً ملهماً حقاً. |
Henry benim oğlum. benim küçük oğlum ve onu seviyorum. | Open Subtitles | هنري هو ابني هو ولدي الصغير الذي احبه |
Artık benim küçük oğlum değil. Belki de çok fazla annelik ettim. | Open Subtitles | لم يعد ابني الصغير الذي اعتدته، ربما أنا أبالغ في أمومته |
İşte benim küçük oğlum. | Open Subtitles | ها هو إبني الصغير! |
benim küçük oğlum! | Open Subtitles | إبني الصغير |
benim küçük oğlum. | Open Subtitles | إبني الصغير |
benim küçük oğlum, sekiz yaşında. | Open Subtitles | ولدي الصغير... انه في الثامنة. |
Hayır, bu benim küçük oğlum olamaz! | Open Subtitles | ! لا ، ليس ولدي الصغير |
benim küçük oğlum olamaz! | Open Subtitles | ! ليس ولدي الصغير |
Oh, benim küçük oğlum acayip bir yetişkin olmuş. | Open Subtitles | ابني الصغير أصبح ناضج جدا |
benim küçük oğlum dünya evine girecek demek. | Open Subtitles | ابني الصغير سيعقد زواجه إذاً؟ |