Sığınak sıkı bir şekilde güçlendirildi ve Benim sadece bir düzine adamım var. Bu bir intihar olur. | Open Subtitles | القبو يخضع لحراسة مشددة وأنا لدي فقط دزينة من الرجال تحت قيادتي , سيكون إنتحاراً |
Benim sadece iki gerçek yeteneğim var, Jordan. | Open Subtitles | انا لدي فقط موهبتان حقيقيتان , جوردان |
Benim sadece bir kardeşim var. Onu geri istiyorum. | Open Subtitles | أنا، لدي فقط أخي أريد إستعادته |
Benim sadece bir oğlum var onun ismi Gajodhar'dır. | Open Subtitles | ليس لدي سوى أبن واحد فقط, وأسمه غاجودهار. |
Benim sadece düzgün yürüyemeyen güçsüz bir bedenim var | Open Subtitles | ليس لدي سوى هذا الجسم الضعيف وهذا غير قادر على المشي بشكل مطرد |
Benim sadece ilgilenmem gereken şeylerim var. | Open Subtitles | لدي فقط بعض الاشياء لآهتم بأمره. |
Benim sadece yedi yakın arkadaşım vardı. | Open Subtitles | لدي فقط سبع رفاق... أربعة منهم موتى. |
Benim sadece yedi arkadaşım var... | Open Subtitles | لدي فقط سبع رفاق... |
Sorun su ki... Benim sadece bir yavrum var. | Open Subtitles | .... ـ المشكلة ، هي ليس لدي سوى إبنة وحيدة |
Şiir şu şekildedir: "Benim sadece bir dakikam var, Onun içerisinde sadece 60 saniye, bana dayatılır, red edilemez, onu aramadınız, onu seçmediniz. | TED | وهي تقول شيئًا من هذا القبيل: "ليس لدي سوى دقيقة واحدة، بها فقط 60 ثانية، أُجبرتُ عليها، لا يمكنني رفضها، لم أسعى لها، ولم أختارها، |
Anlaştık, ama Benim sadece 3000 dolarım var. | Open Subtitles | حسناً لكن ليس لدي سوى 3000 |