Evet ama bu sadece, benim yerime onun üstündeyken uyuyakalıyordu demek. | Open Subtitles | نعم , لكن ذلك يعني فقط أنه نام معها بدلاً مني |
benim yerime iki milyonu almasına izin veremezdim. Onu vurdum. | Open Subtitles | لم أسمح لها بأخذ المليوني دولار بدلاً مني فقمت بقتلها |
Davayı benim yerime bitirdiğin için sağ ol ahbap ama daha önce dediğim gibi CM ve senden öcümü alacağım ve bunda da ciddiyim. | Open Subtitles | مهلا ، شكراً لتسوية القضية من أجلي يا صديقي ولكني قلت أني أريد رطلاً من اللحم من سي أم ، وأنت كذلك ولقد عنيته |
Bu hafta sonu benim yerime SAT sınavına girme şansın var mı acaba? | Open Subtitles | هل هناك مجال أن تقدم إختبارات قبول الجامعة بدلاً عني نهاية هذا الأسبوع؟ |
Sizin itibarınızda birinin ödülü benim yerime kabul etmesi benim için şereftir. | Open Subtitles | سيشرفني بأن يقبل شخص بمكانتكِ الجائزة نيابة عني |
Sana parayı önceden vereceğim. Tüyleri benim yerime sen al. | Open Subtitles | ، سأعطيك المال و اشترِ أنتَ الريش بالنيابة عني |
Eğer benim yerime siz giderseniz, bir budalalık yapmayacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت حقا أنكما لو ذهبتما بدلا عني فلن يكون سافلا |
Ama, benim yerime oraya sen gidersen işe falan yaramayacak, tamam mı? | Open Subtitles | و لكن اذا ذهبت إلى هناك بدلاً مني لن ينجح الأمر، حسناً؟ |
Aslında seni seçmesini istemedin "benim yerime" seni seçmesini istedin. | Open Subtitles | لمْ تريدينه أن يختاركِ بل أردتِه أن يختاركِ بدلاً مني. |
Fransa'yı benim yerime onun yönetmesi gerektiğine inanıyor. | Open Subtitles | الصبي بدأ يصدق بأنه يجب أن يحكم فرنسا بدلاً مني |
benim yerime arabaya sen binseydin ne dediğimi anlardın. | Open Subtitles | كنت لتفهم ما أعنيه لو كنت ركبت تلك السيارة بدلاً مني |
Ona benim yerime resim çektirmeye gidip-gitmeyeceğini sordum. | Open Subtitles | لهذا طلبت منها ان تذهب و تلتقط صوره بدلاً مني |
Ona hoşça kal demek için geldiğimi söyle ve benim yerime onu öp. Tamam mı? | Open Subtitles | فقط أخبريه إنني قلت له إلي اللقاء و تعطيه قبله من أجلي .. |
benim yerime dövüşmene izin veremem. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع السماح لك بالقتال من أجلي. |
Yine de fırsatını bulur bulmaz benim yerime onu aday gösterdiler. | Open Subtitles | من بيتها المعفن في كنيتيكت بعد كل ذلك، حين تسنح الفرصة يرشحونها، بدلاً عني |
Bunun için... Bu çocuk, benim yerime intikamımı almalı. | Open Subtitles | لذلك يجب أن تقوم هذه الطفلة بأخذ ثأري بدلاً عني. |
İşimi yapmak zorunda değilim, çünkü başka birisi benim yerime yapar. | Open Subtitles | لست بحاجة للقيام بعملي لأن غيري سيقوم به نيابة عني. |
benim yerime, onu tanıyan insanlar methiyelerini okudular. | Open Subtitles | الناس اللذين يعرفونه فعلوا ذلك بالنيابة عني |
Ben Boulogne'dayken, Kraliçe Catherine, Vekil görevini üstlenecek ve benim yerime yönetecek. | Open Subtitles | وبينما أنا في بولوني, الملكة كاثرين ستكون بمثابة ريجنت والآمرة بدلا عني |
Keşke altında olduğum baskıyı görebilmen için kendini benim yerime koyabilsen. | Open Subtitles | أتمنى لو تضعين نفسك في مكاني لتري الضغط الذي أعاني منه |
Yani, beni öldürmek istediler ama benim yerime onu öldürdüler. | Open Subtitles | النقطه. . أنهم قصدوا قتلى أنا لكنهم نالوها بدلا منى |
Ben tüm gün burada olacağım için benim yerime barı açmanı isteyecektim. | Open Subtitles | لكني سأبقى هنا طوال اليوم، وأريد منك أن تفتح البار بدلا مني. |
Ama buna karşılık benim yerime amirlerimize bir şeyi iletmenizi istiyorum. | Open Subtitles | لكن هناك شيء أريد منكم ..إخبارهم إيّاه نيابة عنّي |
Düşünüyordum da burada olmak için çok yaşlandığım zaman acaba benim yerime kızım mı geçecek. | Open Subtitles | كنت أتساءل عندما أكبر في السن لكي أعمل هنا و إذا كانت ابنتي ستكون في مكاني عوضاً عني |
Çünkü benim yerime onunla olmayı tercih ediyor. | Open Subtitles | لأنه يحبذ أن يكون معها أكثر مني |
Matak, benim yerime görüşmeleri yapan bir devlet bakanı. | Open Subtitles | ماتاك هو وزير حكومى يقوم بالمفاوضات بالنيابة عنى |
benim yerime kateteri taktığın için teşekkürler. | Open Subtitles | أشكرك لقيامك بوضع الأنبوب المغذي بدلاً منّي |
Eleanor, Maddie'yi benim yerime öp onu sevdiğimi söyle, olur mu? | Open Subtitles | إليانور ، فلتقومى بتقبيل مادى من أجلى ـ قولى لها أننى أحبها ، حسناً ؟ |