"benimle zaman" - ترجمة من تركي إلى عربي

• الوقت معي

Eğer şimdi Benimle zaman geçirmezsen, belki de hiçbir zaman seks yapamazsın.
لذا إن لم تقضي بعض الوقت معي الآن ربما لن تحظى بالجنس أبدا

Babam Benimle zaman geçirmeyi seviyor, o yüzden rüşvet vermesine gerek yok.
في الحقيقة والدي يحب إمضاء الوقت معي لذا ليس عليه أن يشتري محبتي

Benimle zaman geçirmeni oldukça zorlaştırabilir.
يمكنه أن يجعل قضاء الوقت معي صعباً عليكِ

Büyükannemin balık tutmaktan çok Benimle zaman Geçirmeyi sevdiğini biliyorum.
أعرف بأن جدتي تحب أن تقضي الوقت معي أكثر من صيد السمك

Ama yine de Benimle zaman geçirmek istemedin.
ومع هذا لا تزال رافضاً لقضاء بعض الوقت معي

Hadi ama. Benimle zaman geçirecekseniz bunu hak etmelisiniz.
ان اردتم قضاء الوقت معي لابد ان تعملوا بجد لذلك

Benimle zaman geçirmek istemen anlamına gelmeliydi.
كان المفترض أن يعني أنك أردت قضاء بعض الوقت معي

Cümleyi iyi kuramadım sanırım. Benimle zaman geçirmenin sebebi onunla dalga geçmek miydi?
إذن فقد كنتَ فقط تمضي الوقت معي لتعبث معه؟

Eee, öyleyse, Benimle zaman? geçirmek istiyorsan, kafese gir.
تريد أن تقضي بعض الوقت معي لندخل إلى القفص وننزل إلى هناك

Son zamanlarda Benimle zaman geçirmemek için elinden gelen her şeyi yapıyor sanırım.
يبدو مؤخّراً أنّه قد يفعل أيّ شيءٍ ليتجنّب تمضية الوقت معي.

Ruby daha iyi bir şey bulana kadar Benimle zaman öldürüyordu o kadar.
روبي كانت فقط تقتل الوقت معي حتي يطرأ شىء افضل

Benimle zaman geçirmenin eğlenceli olabileceğini söylemiştim. Çocuklarla birlikte.
أخبرتها بأنه قد يكون مسلياً لو قضيت بعض الوقت معي ، الأولاد معاً

Benimle zaman geçirmek istemediğin hissine kapılmıştım.
كان لديّ هذا الانطباع أنكِ لا تريدين قضاء الوقت معي

Benimle zaman geçirmek istiyorsan, burada kalırız öyleyse.
إن أردت قضاء الوقت معي عليك البقاء هنا

Çünkü Benimle zaman geçirmesini istemiyorsun.
لأنّكَ لم ترده أن يقضِ بعض الوقت معي

Ama Benimle zaman geçirmeyi istemedi.
لكنه رفض قضاء المزيد من الوقت معي

- hemde 'Benimle zaman geçirmek için'... - Millie, saklanacak bir yere ihtiyacım vardı.
لقضاء الوقت معي - ميلي , لقد احتجت لمكان لأختبئ فيه -

Benimle zaman geçirmek için çok meşguldü.
كان مشغولاً جداً لقضاء الوقت معي

Benimle zaman geçirmek istiyor.
إنه يريد أن يقضي الوقت معي