Öyleyse Berlin'e dönün. Kaçak olarak. Yeni bir ekip kuruyoruz. | Open Subtitles | نأتي إلى برلين بصورة غير مشروعة، ونقوم ببناء مجموعة جديدة |
Geri kalanlar, buna ben de dahilim, Berlin'e Fransız bölgesine gönderilecek. | Open Subtitles | واﻵخرون بما فيهم أنا تم نقلنا إلى برلين للقسم الفرنسي فيها |
Ailesi Lagos'a yerleştiği zaman, Olu Londra'da okuyor ve daha sonra da Berlin'e geliyor. | TED | حين انتقلت عائلته إلى لاغوس، درس في لندن، ثم جاء إلى برلين. |
Kendi zırhlı araçları Berlin'e gidecek olan "Bearer Hisseleri"ni taşıyordu. | Open Subtitles | سيارتهم المصفحة الخاصىة تحمل سندات مالية بالطريق لتشحن الى برلين |
Muhteşemliğine hayran kalmalarını istiyorsan belki de buradaki işimiz bitmeden alelacele Berlin'e gitmemelisin. | Open Subtitles | لو اردتهم ان ينبهروا بهذهِ الروعة, ربما لايجب علينا ان نسرع الى برلين |
Sarı saçları ve mavi gözleri ile Alman sayılabilir; ancak Arjantin pasaportu taşıyor ve Berlin'e gitmesi için vizeye ihtiyaç duyuyor. | TED | بشعره الأشقر و عينيه الزرقاوتين، يبدو أودو ألمانيا، لكنه يحمل جواز سفر أرجنتيني، ويحتاج تأشيرة للعيش في برلين. |
Udo Buenos Aires'te okuyor ve 9 yıl önce Berlin'e yerleşiyor. | TED | درس أودو في بوينس آيرس، وقد عاد قبل 9 سنوات إلى برلين. |
Bazı çifleri ise Berlin'e özel bir etkinliğe davet ettik. | TED | ودُعي بعضهم إلى برلين لحضور مُناسبةٍ هامة. |
Honolulu'dan Berlin'e, bütün kumarhanelere girerim ben. | Open Subtitles | دخلت كل صالات القمار من هونولولو إلى برلين. |
Honolulu'dan Berlin'e, bütün kumarhanelere girerim ben. | Open Subtitles | دخلت كل صالات القمار من هونولولو إلى برلين. |
Açıkçası Mareşal Haig, içki dolabını 10 santim daha Berlin'e yaklaştırmak için yeni ve doyumsuz bir gayrete girmek üzere. | Open Subtitles | يبدو أن القائد الميداني هيج, على وشك أن يقوم بجهدٍ عملاق آخر وهو أن يحرك خزانة مشروباته ستة إنشاتٍ أقرب إلى برلين. |
Alman ordusunun yarısı peşimizde ve sen Berlin'e mi gitmek istiyorsun? | Open Subtitles | نصف الجيش الألمانى يسعى فى أثرنا و أنت تريدنى أن أذهب إلى برلين ؟ |
Defter bir işe yaramaz ama onu almak için Berlin'e geldin. | Open Subtitles | لقد حصلنا على الخريطة و أصبح الكتاب عديم الفائدة و مع ذلك عدت إلى برلين لإستعادته |
Acil telgraf. Hemen Berlin'e gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | تلقيت برقية مستعجلة يجب أن أذهب إلى برلين فورا |
Acil telgraf geldi. Hemen Berlin'e gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | تلقيت برقية مستعجلة يجب أن أذهب إلى برلين فورا |
Şimdi biliyorum işte, Berlin'e, Hitler'i ziyarete gidiyor. | Open Subtitles | أنا من يعرف , انه ذاهب الى برلين لكي يزور هتلر |
Bir kopyasını da sabah ilk iş Berlin'e göndertiyorum. | Open Subtitles | و سأقوم بارسال نسخة مطاببقة منها الى برلين كأول شيء أفعله في صباح الغد |
Senin Berlin'e giden Tren'in saat kaçta kalkıyor? | Open Subtitles | ما موعد قطارك الى برلين ؟ اجل , 12,30 , سيدى |
Her ikinizi de derhal buradan çıkarıp Berlin'e götürmeliyim. | Open Subtitles | يجب علىّ ان اُخرجكما انتما الأثنين واعود الى برلين فورا |
Dışarısı EPCOT Doğu Berlin'e benziyor. | Open Subtitles | الوضع كما لو كنّا في برلين الشرقية بعد الحرب العالمية |
1918'de Berlin'e gittiklerinde ben de yanlarındaydım. | Open Subtitles | كنت معهم حين اقتحموا برلين في 1918. |
Dr Schneider, hemen Berlin'e dönmelisiniz. | Open Subtitles | دكتورة شنايدر رسالة من برلين يجب أن تعودى فورا |
Berlin'e hiçbir şey için burada olmadığımı söyleyin. | Open Subtitles | اخبر برلين أن لاعلافة لي بالامر |
Heinrich, stop! Ve siz, umarım herkese bela olduğunuz için yakalanırsınız. Eğer Berlin'e ulaşırsak, diğer bağlantım kim? | Open Subtitles | توقف يا هينريش وانت, اتمنى ان يمسكوا بك لأنك تسببت فى مشاكل كثيرة لنا عندما نصل الى برلين, من هو وسيلة الأتصال الآخر ؟ |