"Güzel yemek ruhu besler." derdi hep. | Open Subtitles | من أمي. كانت تقول الأكل الجيد يغذي الروح |
Çürüyen çimen, mantarı besler buna karşılık mantar da karıncaları besler. | Open Subtitles | العشب المتعفّن يغذي الفطريّات وبالتالي الفطر يغذي النمل |
İnsanların kedilerini besler, çiçeklerini sular ve mektuplarını götürürdüm. | Open Subtitles | كنت أطعم قططهم ، وأسقي النبات لهم وأستلم البريد |
Bu yüzden döllenmemiş her yumurtası bir iribaşı besler. | Open Subtitles | لذا تطعم كل صغير بواحدة من بيضاتها غير المخصّبة. |
Bir toplumu geliştiren karşılıklı faydalarının ruhunu besler. | TED | إنه يُغذي روح المصلحة المشتركة التي تجعل أي مجتمع يزدهر. |
Minyatür golfe gidebiliriz ya da müzeye ya da parka bile gidebiliriz ve oturup ördekleri besler, konuşuruz. | Open Subtitles | بإمكـاننـا الذهاب للعب الغولف أو إلى المتحف أو بإمكـاننـا الذهاب إلى المنتزه ونجلس ونطعم البطات ونتحدث. |
Ama içlerindeki iblisleri besler, onları korkutur, onlara ötekileşme fırsatı tanırsan ardından aynı sapiensi şehirlere bombalar atarken, binalara uçak sokarken, ve kendi türlerinden milyonlarcasını gaz odasına sürüklerken bulabilirsin. | Open Subtitles | لكن إن قمت بتروية بذور الشر في داخلهم وترويعهم، جدي مبررات لهم لعزل أنفسهم عن الآخرين، ثم راقبيهم وهم يسقطون القنابل على مدن كاملة، |
Çünkü kurtları bacakları besler, beyler. | Open Subtitles | لأن الساقين هما أساس القوة |
Vücudumuz kalp hücrelerini onlara bol miktarda kan sağlayarak besler. | TED | تغذي الطبيعة خلايا القلب في جسدك بتموين كثيف جدا من الدم. |
Doğa her gün seni besler Birgün sen onu besleyeceksin | Open Subtitles | الطبيعة تُطعمك كل يوم بأي يوم سوف تُطعم الطبيعة |
Ruh gönülleri besler... ve diğer insanların kalplerinde yaşamaya devam eder. | Open Subtitles | ...الروح سوف تنعش القلوب و سوف تعيش في قلوب أناس أخرين |
O her zaman "öğrenim bir çocuğun ruhunu besler" derdi. | Open Subtitles | كانتدائماًتقول: "التعليم يغذي روح الطفل" |
Ne çeşit bir manyak balığı pille besler ki? | Open Subtitles | ما هو نوع سيكو يغذي بطارية لأسماك؟ |
Ruhunu ne besler? | Open Subtitles | ما الذي يغذي روحك؟ |
Her adam kendi fatihini besler. | Open Subtitles | كل رجل يغذي دودة الفاتح. |
Çocuğunu besler ve buranın sizin için vampir geçirmez olmasını sağlarım. | Open Subtitles | أنا أطعم ولدك فحسب وأتأكد أن يكون هذا المكان ملاذاً من مصاصي الدماء. |
Balıklarımı besler misin? | Open Subtitles | أطعم سمكى |
Veya, biraz daha farklı ifade etmek gerekirse, bir elma bir kişiyi besler, ama bir fikir tüm dünyayı doyurabilir. | TED | أو لو صغناها بشكل مختلف قليلا ، تفاحة واحدة تطعم رجل واحد، لكن فكرة واحدة يمكنها إطعام العالم . |
İçki ruhu besler. | Open Subtitles | الخمرُ يُغذي الروح. |
Biz kızı besler. | Open Subtitles | ونطعم الأفراخ |