Ertesi gün geldiğinde, beyaz bir çarşaf astım ve fotoğraflarını çekmeye başladım. | TED | إذًا، مر الوقت وأتى الصباح، فوضعت قماشة بيضاء كبيرة، وبدأت أصور الناس. |
2012 yılında siyahi bir kadın doğum sırasında beyaz bir kadına göre 10 kat fazla ölme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. | TED | امرأة ذات بشرة سوداء في سنة 2012 واجهت خطر الوفاة أكثر من 10 مرّات عند الولادة مقارنة بامرأة ذات بشرة بيضاء. |
Hatta beyaz bir kadını öldürmek için olan birini alabilirim. | Open Subtitles | وربما قد أحصل على واحد كان سيستعمل لقتل امرأة بيضاء |
18 yaşında, beyaz bir erkek, adı Nicholas Powell dedim. | Open Subtitles | قلت عمره 18 عام شاب ابيض , اسمه نيكولاس باول |
Bu dünyanın ne kadar küçük olduğunu vurgulamak için slayt sayfalarının çoğuna bir insan saç teli kalınlığında minnacık beyaz bir çizgi ekledim. | TED | لنؤكد كم هو صغير هذا العالم حقاً، لقد أضفت خطًا أبيض إلى معظم الشرائح وذلك يُظهر لكم سماكة شعرة واحدة. في غاية الصغر. |
İşe yaramadı. Bir çocuk gibi oldum. Ona hâlâ beyaz bir gül gönderiyorum. | Open Subtitles | لا فائدة، كأني طفل صغير، لا زلت أرسل لها ورود بيضاء كل يوم |
beyaz bir fıstığa tecavüz etmek isteyen beş zenciyi nasıl durdurursun? | Open Subtitles | كيف تُوقِفُ خمسة زنوج من اغتصاب امرأة بيضاء ؟ عليك اللعنة |
Kendi öz oğlun yerine beyaz bir cadaloza mı inanacaksın? | Open Subtitles | هل ستصدق امرأة بيضاء سليطة اللسان و تُكذب ابنك ؟ |
Kardeşimin beyaz bir kadınla ciddi bir ilişki yaşamasına karşıyım. | Open Subtitles | لدي مشكلة مع أخي الحصول على جدية مع امرأة بيضاء. |
Belki o beyaz bir kamyonet veya diğer araçlardan biri. | Open Subtitles | ربما تكون شاحنة بيضاء أو ربما واحدة من المركبات الأخري |
Brixton'dan siyah bir adam, ve Hampstead Heath'dan beyaz bir kadınla ilgili. | Open Subtitles | إنه عن رجل أسود جميل من بريكستون ومرأة بيضاء من هامستيد هيث |
Burada tek bir kurban var, beyaz bir kadın, 25-26 yaşlarında... | Open Subtitles | لدينا ضحيه واحده، انثى بيضاء ما بين 25 الى 26 سنه |
Her zaman beyaz bir kadın olmanın nasıl olduğunu merak etmiştim. | Open Subtitles | على مايرام. كنت دائما اتمنى ان احصل على قدم امرأه بيضاء. |
beyaz bir kadına ıslık çalmak suçundan direk hapse git. | Open Subtitles | بسبب الصفير في وجه إمرأة بيضاء ستذهب مباشرة إلى السجن |
İkinci uçak, Washington DC. üzerinde uçan işaretsiz beyaz bir uçaktı. | Open Subtitles | الطائرة الثانية كانت طائرة بيضاء بدون علامات تطير فوق العاصمة واشنطن |
Aradığımız kişi 45-55 yaşları arasında, orta yapılı, beyaz bir erkek. | Open Subtitles | الشخص لونه ابيض ذكر عمره بين 45 الى 55 بنيته متوسطة |
Şüphelimizin halüsinasyon gören paranoid şizofreni hastası beyaz bir erkek olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد ان الجانى ذكر ابيض مريض بالفصام مذعور يعانى من هلوسات |
Aslına bakarsan liseden bu yana beyaz bir sevgilim bile olmadı. | Open Subtitles | اني حرفياً لم يكن لدي عشيق ابيض منذ ان كنتث بالمدرسة. |
Aslında burada orta sınıftan beyaz bir adam olarak konuşuyorum. | TED | في الحقيقة، انا أتحدث هنا كرجل أبيض من الطبقة المتوسطة. |
Sonra bir gün plaja gitmeyi bıraktıktan bir kaç gün sonra cayır cayır beyaz bir gündü. | Open Subtitles | فى يوم ما بعد أيام قليلة من توقفنا من الذهاب إلى الشاطئ العام كان يوم أبيضاً محترقاً |
beyaz bir hanım yetmedi de bir de beyaz damadın mı olacak! | Open Subtitles | ألم يكفيك زوجتك الأجنبية البيضاء والآن تبحث عن زوج ابنة أجنبي أبيض |
Başlangıçta görevinin büyük büyükannesine tecavüz edecek beyaz bir adamın hayatını kurtarmak olduğunu öğrenir. | TED | بشكلٍ مبكرٍ في القصة تكتشفُ الشخصية أن مهمتها هي إنقاذ حياة الرجل الأبيض الذي لاحقًا سيغتصب والدة جدتها. |
beyaz bir adamın, siyah bir adama "neden benden nefret ediyorsun?" demesi, ...koyunun, kurda; kurbanın, tecavüzcüye; | Open Subtitles | لما تعلم الكره ؟ ... حسنا , الرجل الأبيض عندما .. يسأل الرجل الأسود |
Rahibeler tarafından işletilen, tümüyle beyaz bir katolik okulundaki siyah ateist çocuktum. | TED | كنت الطفلة السوداء الملحدة في مدرسة مرتاديها من البيض الكاثوليك تديرها الراهبات. |
- Davayı Santa Monica'ya taşırlar ve beyaz bir jüri bulurlar. | Open Subtitles | ويمكنهم أن يعيدوا المحاكمة لسانتا مونيكا ويحصلون على هيئة محلّفين بيض. |
Ama eğer sen kaçırırsan, hem yenildiğin için hem de beyaz bir salağa yenildiğin için iki kere kaybetmiş olursun. | Open Subtitles | ولكنك إذ خطأت ستخسرليسفقطلمرة... . ولاكن لمرتين ضد شخص بطيء وأبيض ومهوس احمق |
beyaz bir erkek ve Asyalı bir kadın söylenenlere göre yirmili yaşların ortasındalar ve silahlı olduklarını düşünerek, son derece tehlikeliler. | Open Subtitles | ذكر قوقازي .. وأنثى آسيوية قيل أنهما في منتصف العشرينات من العمر ويعدّا مسلّحين وفي غاية الخطورة |
Bu beyaz bir kadının yaşam beklentisinden on yıl daha az. | Open Subtitles | عشْرة سَنَواتِ تحت متوسط العمر المتوقعِ لأنثى قوقازية. هَلْ عَرفتَ ذلك؟ |
Yaklaştırdığımız zaman, ince, beyaz bir toz bulduk. | Open Subtitles | لكن عندما ركزنا أقرب إكتشفنا مسحوقا أبيضا رفيعا |
Said dedi ki, Khan'ın vücudunu temiz, beyaz bir kıyafete sarmışsın sonra da koku döküp dua etmişsin. | Open Subtitles | أخبَرني سعيد أنهُ لَفَّ جَسَدَ خان بقِماشٍ أبيضَ نَظيف ثُمَ أضافَ العُطر و صَلَّى |
Dün geceki cinayette beyaz bir adam, bir Latin'i öldürdü, değil mi? | Open Subtitles | جَريمَة القَتل التي حَصَلَت الليلَة الماضيَة، أبيَض يَقتُل لاتيني؟ |