beyindeki, derideki ve gastrointestinal bölgedeki kılcal damarların bozulmasına ve tıkanmasına sebep oluyor. | Open Subtitles | يسبّب التهاباً بالأوعية الدمويّة الدقيقة في الدماغ والجلد والجهاز الهضميّ ويجعلها تنهار وتتجلط |
beyindeki, derideki ve gastrointestinal bölgedeki kılcal damarların bozulmasına ve tıkanmasına sebep oluyor. | Open Subtitles | يسبّب التهاباً بالأوعية الدمويّة الدقيقة في الدماغ والجلد والجهاز الهضميّ ويجعلها تنهار وتتجلط |
Görünen o ki hastalığın nedeni beyindeki prion protein denen bir madde. | Open Subtitles | المرض يظهر أساساً بسبب فشل في الجزء البروتيني لأحد الجينات في الدماغ |
İradenin beyindeki konumunu tartışmaya başka bir zaman devam ederiz. | Open Subtitles | نحن سَنُناقشُ موقع الإرادةِ في تركيبِ المخ في وقت لاحق |
Anladım. beyindeki hasar yüzünden mi ölmüş kan kaybından mı? | Open Subtitles | هل مات بسبب عمليات في المخ أم نزف حتى الموت |
Bunu her ne yapıyorsa, beyindeki sinirsel aktiviteyi hızlandırıp... ..vücutta dopamin benzeri bir etki oluşturuyor. | Open Subtitles | أيا كان سبب تسريع النشاط العصبى بالمخ فهو يسبب تأثير مشابه للدوبامين فى الجسم |
Bu ilk mikro işlemci, beyindeki mimikleri oluşturan nöronları yaratmak için tasarlandı. | Open Subtitles | انه أول مُعالج ألكتروني دقيق مصمم لمحاكاة الخلايا العصبية في الدماغ البشري |
Morpheus sürecindeki bazı elektronik şeyler beyindeki kimyasal reaksiyonları değiştirdi. | Open Subtitles | شيء إلكتروني في عملية موفيوس غيّرت التفاعلات الكيميائية في الدماغ |
Hem beyindeki bir topluluğa dahil olarak, hem de tek başlarına ele alındıklarına, nöronların özgün karakterleri altta yatan biyokimyalarının temel özellikleri tarafından şekillenir. | TED | الصفات الفريدة في كل خلية وفي كل مجموعةٍ من الخلايا في الدماغ تتميز بخصائص أساسية لتكوينها الكيميائي الأولي. |
Bu beyindeki büyük kabloların bir harıtasıdır. | TED | وهذا ما يمكننا من عمل خرائط للروابط الهائلة في الدماغ. |
Odaklanmış ultrasonu beyindeki lezyonların tedavisinde kullanma düşüncesi aslında hiç de yeni değil. | TED | هذه الفكرة المتمثّلة في تسخير الموجات فوق الصوتية المركّزة لعلاج الآفات في الدماغ ليس جديدة على الإطلاق. |
Ve bu benim hem beyindeki cinsiyet farklılıklarını , hem de daha olgun olup, penisin anatomisi ve fonksiyonunu ele alan çalışmalarım için geçerli. | TED | وذلك صحيح في مشروعي الحالي حول فروقات الجنس في الدماغ, وعملي المتخصص حول تشريح وعمل الاعضاء التناسلية الذكرية |
Bu bölgeye beyindeki yüz bölgesi deniyor çünkü burası hasar gördüğü zaman insanların yüzlerini tanıyamıyorsunuz. | TED | ولقبت بمنطقة الوجه في المخ لأنها حين تتلف، لا يمكنك أن تعرف وجوه الناس |
Bu ilginç rahatsızlığı açıklamak için, beyindeki görme bölgelerinin yapılarına ve işlevlerine bakıyoruz. | TED | لتفسير هذه الاضطراب الغريب، نحن ننظر إلى البنية والوظائف التابعة للمسارات البصرية الطبيعية في المخ. |
Aslında beynin arka tarafında sırf görme ile ilgili 30 tane bölge var. Tüm bunların işlenmesinden sonra mesaj beyindeki 'fusiform gyrus' denen yüzleri tanıdığımız bölgeye gider. | TED | في الحقيقة هناك ثلاثون منطقة في مؤخرة المخ مسؤولة فقط عن البصر، وبعد تحليل كل ذلك، الرسالة تذهب إلى بنية صغيرة اسمها التلفيف المغزلي، حيث ترى الوجوه. |
beyindeki belirtiler. Acaba bu bir beyin problemi olabilir mi? | Open Subtitles | أعراض إصابة بالمخ أيمكن أن تكون مشكلة بالمخ؟ |
Şu anda sahip olduğumuz araçlar beyindeki bu değişiklikleri, semptomlar ortaya çıkmadan çok önce, daha erken tespit etmemize izin veriyor. | TED | الأدوات التي لدينا تمكننا من إكتشاف تلك التغيرات الدماغية بشكلٍ مبكر، قبل ظهور الأعراض. |
Bunlar beyindeki kötü hücreleri bulabileceğin anlamına mı geliyor? Ya da bulamayacağın? | Open Subtitles | أيعني هذا أن بإمكانك إيجاد الخلايا السيئة بمخه أم لا؟ |
Bulabildiğim tek şey, beyindeki termik hücrelere zarar veren tıbbi bir sağlık sorunu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي وجدته أنه كان مصاب بخلل في خلايا مخه المنظمة لدرجات الحرارة |
Epilepsi hastaları, EGG cihazı beyindeki anormal elektrik faaliyetini ölçebilene kadar zorla hastaneye yatırılabilirdi. | TED | وقد تم حجر المصابين بالصرع بالإجبار إلى أن ساعد الرسم الكهربائي للدماغ بقياس النشاط الكهربائي المعتل. |
beyindeki damarlarda nadiren inflâmasyon görülür. Özellikle onun yaşında birinde. | Open Subtitles | التهاب شرايين الدم في دماغها نادر جداً، خاصةً لمن في مثل سنها |
Teoride, kalp ya da beyindeki hastalıklar ama aslında çocuklar yaşlılıktan dolayı ölüyor. | Open Subtitles | معمليا هو نوبة قلبية أو الوعاء المخى لكن واقعيا هؤلاء الأطفال المساكين ماتوا من كبر السن |
Ve birlikte iş yapma üzerine çalışmalar bile bireylerin birlikte iş yapmasının beyindeki ödül merkezlerini aydınlattığını gösterir. | TED | و حتى الدراسات المتخصصة عن التعاون تظهر أن التعاون بين الأفراد ينشط مراكز المكافأة داخل الدماغ. |
beyindeki frenolojik özürler nedeniyle her şey kolayca çığrından çıkabilir. | Open Subtitles | أليس كذلك، العجز فى العقل سيجعله انت تعرف، من السهل اخذ الاشياء خارج سياقها |
İkincisi, ikisi de serotonin düzeyini yükseltiyor, serotonin de beyindeki kimyasal bir sinyal veya sinir ileticidir. | TED | ثانياً، كلاهما يزيد مستوى السيروتونين، وهي مادة كيميائية في الدماغ، أو ناقل عصبي. |