Ama sen bana, bunun insanların beyinlerinin kulaklarından çıkmasına neden olan bir soğuk algınlığı olduğu söylüyorsun. | Open Subtitles | لكن أخبرني إن كان هذا يبدو لك كزكام سمعت عنه، حين يخرج دماغ الناس من أذنيهم. |
Kurbanların tek ortak noktası beyinlerinin sıvılaşması dışında babanı sinirlendiren birisine yakın olmalarıydı. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يجمع بين هذه الضحايا، إضافة إلى دماغ سائل، كان قربهم جميعاً من شخص أغضب والدك. |
O sürüngen beyinlerinin bir yerinde patronun kim olduğunu biliyorlar. | Open Subtitles | في مكان ما في عقولهم القاسية يعرفون بأننا نحن الأسياد |
Masonlar beyinlerinin bir tapınağa benzediğine inanırlardı. | Open Subtitles | إن الماسونيين يؤمنون بأن عقولهم شبيهة بمعبد. |
Erkek beyinlerinin kadın beyinlerinden daha yavaş. Bu kanıtlanmış bir gerçek. | Open Subtitles | لقد أثبت العلم أنّ أدمغة الذكور تنضج أبطأ مقارنة بأدمغة الإناث. |
Uzmanların seslerini dinlerken, beyinlerinin bağımsız karar verme ile ilgili kısmı kendini kapatıyordu. | TED | بينما كانوا يستمعون إلى صوت الخبراء، كانت الأجزاء المسؤلة عن اتخاذ القرارت المستقلة في أدمغتهم لا تعمل. |
Gazetecilere çocuklarının beyinlerinin yıkanmasındansa evde eğitim vermeyi tercih ettiklerini söylediler. | TED | وأخبروا الصحفيين أنهم يفضلون تعليم أطفالهم في المنزل على أن يتم غسيل دماغهم. |
İnsanların kendilerini öldürmeleri için beyinlerinin yıkanması. | Open Subtitles | . بغسل دماغ الرجال , و إقناعهم بقتل أنفسهم |
Evsiz çocukların beyinlerinin pizza gibi evime getirmesini istemezdim ama. | Open Subtitles | لم أكن لأتناول دماغ مراهقين مشردين مقتولين مسلمة إلى منزل كالبيتزا |
Ve aslında, sinirbilimde insanı afallatan keşifler yapıldı: beyin kabuğunun işlevselce özelleşmiş bölgelerinin yerinin belirlenmesi, fare beyinlerinin şeffaflaştırılması, sinir hücrelerinin ışıkla etkinleştirilmesi. | TED | والواقع، كانت هناك اكتشافات مذهلة في علم الأعصاب: كتحديد موقع مناطق متخصصة وظيفياً بالقشرة، وجعل دماغ فأر يصبح شفافاً، وتفعيل الخلايا العصبية بواسطة الضوء. |
Sıkı araştırmalarımızdan önce Yahudilerin beyinlerinin boş olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | كنتُ أظن أن دماغ الشعب اليهودي" "لا يحتوي إلا على القذارة |
(Alkış) 18 dakika boyunca çoğu daha önce hiç birbirini görmemiş 1.200 kişi beyinlerinin Haley'nin beyni ve birbirlerininkiyle hizalandığını anlıyor. | TED | (تصفيق) على مدى 18 دقيقة سيتفاجأ 12000 شخص لم يلتقوا مع بعضهم سابقا، أن أدمغتهم بدأت بالمزامنة مع دماغ هالي ومع بعضهم البعض. |
Bir tarafta primatların çiğ besin yiyerek günlük ne kadar enerji kazandığını hesapladık, ve diğer tarafta vücudun büyüklüğüne göre ne kadar enerji harcadıklarını ve nöron sayısına göre beyinlerinin ne kadar enerji harcadığını hesapladık ve belli miktarda beslenen primatın karşılayabileceği vücut büyüklüğü ile beyindeki nöron sayısı kombinasyonlarına baktık. | TED | من جهة، حسبنا كمية الطاقة التي يحصل عليه حيوان رئيسي في اليوم من تناول الأطعمة النيئة، و من جهة أخرى، كمية الطاقة التي يستهلكها جسم ذو حجم معين و كمية الطاقة التي يستهلكها دماغ ذو عدد معين من الخلايا العصبية، و نظرنا إلى تركيبات حجم الجسم و عدد الخلايا الدماغية التي يمكن لرئيسي أن يوفر طاقة لها إن تناول الطعام لعدد معين من الساعات في اليوم. |
Asıl burada insanların beyinlerinin onarılması gerekiyor. | Open Subtitles | هؤلاء الناس بحاجة أن يتم تصليح عقولهم لا الأنابيب. |
Ama beyinlerinin içinde bir parti dönüyordur. | TED | لكن ثمة حفلة صاخبة تجري داخل عقولهم |
Onların beyinlerinin @@@15'ini bizim beynimize aktarabilsek, düşünce okuyabilirdik. | Open Subtitles | إذا خصصنا على الأقل 15% من من تفكير عقولهم لنا سوف نكون قادرون على قراءة الأفكار |
Bizleri dehşete düşürecek eylemlerde bulunmaları için insanların hafızalarının silinip beyinlerinin yıkandığı bir yer. | Open Subtitles | حيث تم محو ذكريات أناس وتم غسل عقولهم... لعمل أشياء تروّع أكثر الناس جرماً |
Ellerinde çok az kanıt olmasına rağmen, bir çok bilim insanı, insan beyni dahil bütün memeli beyinlerinin aynı şekilde, her zaman beynin büyüklüğüyle orantılı sayıda nöronlardan oluştuğunu düşünüyorlardı. | TED | على الرغم من قلة الأدلة، اعتقد العلماء أن كل أدمغة الثديات، بما فيها الدماغ البشري، مصنوعة بنفس الطريقة، من عدد من الخلايا العصبية الذي دائماً يتناسب طردياً مع حجم الدماغ. |
Araştırmacılarımız kadın ve erkeklerin beyinlerinin ruh haliyle bağlantılı bölümlerinin kadın ve erkek beyinlerinde farklılıklar gösterdiğini buldu. | TED | لقد وجد الباحثون لدينا أن هناك اختلافات في أدمغة النساء والرجال في المناطق المرتبطة بالمزاج. |
Bunun sebebi, tavan arasındakilerin beyinlerinin insan bilgisayarlar yani işlemci olarak kullanılması. | Open Subtitles | هذا لأن الأشخاص بالغرفة العلوية يتم إستخدام أدمغتهم كمعالجـات |
Deneklerı fMRI makinalarına koyduklarında (işlevsel manyetik rezonans) ve sayılar, insan yüzleri ve kar tanelerinin resimlerini ezberlerken beyinlerini taradıklarında buldular ki bu insanlar diğer insanlara göre beyinlerinin daha farklı bölümlerini çalıştırıyorlar. beyinlerinin daha farklı bölümlerini çalıştırıyorlar. | TED | حينما وضعوهم في آلة الرنين المغناطيسي الوظيفي وقاموا بمسح أدمغتهم بينما كانوا يحفظون أرقام ووجوه أشخاص وصور رقاقات الثلج وجدوا بأن أبطال الذاكرة كانوا يضيئون أجزاء مختلفة من الدماغ عن بقية الأشخاص |
Ancak bugün onları, beyinlerinin bir kısmı olan ve limbik sistem olarak adlandırılan bölümün gelişimi ışığında anlamaya çalışıyoruz, şimdi arkamdaki slaytta size kırmızıyla ve aynı zamanda elimdeki beyin üzerinde limbik sistemi göstereceğim. | TED | لكن نحاول الآن أن نفهم ذلك في ظل التطورات في جزء من دماغهم يسمى الجهاز الحوفيّ سأريكم الجهاز الحوفيّ باللون الأحمر في الصورة خلفي، وعلى هذا الدماغ أيضا. |