ويكيبيديا

    "bilgisayara" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الكمبيوتر
        
    • الحاسوب
        
    • حاسوب
        
    • كمبيوتر
        
    • الحاسب
        
    • للحاسوب
        
    • للكمبيوتر
        
    • الكومبيوتر
        
    • لحاسوب
        
    • بالكمبيوتر
        
    • حاسب
        
    • لكمبيوتر
        
    • الحواسيب
        
    • بحاسوب
        
    • بالحاسوب
        
    Bu adam bilgisayara iki kalemle aynı anda nasıl çizdirebileceğini çözmüş: bilirsiniz, sen, kalem, bunu yap; sen, kalem, bunu yap. TED تمكن هذا الشخص من جعل الكمبيوتر يرسم مستخدما قلمين مثل، أيها القلم : أفعل هذا، و أنت القلم الآخر افعل ذلك.
    Ana bilgisayara girmek için kendi güvenlik kodunu mu kullandı? Open Subtitles اذن هو استخدم شفرته الامنية للوصول إلى جهاز الكمبيوتر الرئيسي؟
    Makine öğrenimi, bilgisayara detaylı, doğru ve itinalı talimatlar verdiğiniz geleneksel programlamadan farklıdır. TED تعلم الآلة يختلف عن البرمجة التقليدية، حيث تُعطي الحاسوب تعليمات دقيقة ومضبوطة ومُفصلة.
    Bir superbilgisayar bile görece daha zayıf bir bilgisayara sahip bir satranç şampiyonu tarafından yenilebilirdi. TED حتى الحاسوب العملاق تعرض للهزيمة من قبل الخبير الكبير الذي كان معه جهاز محمول ضعيف نسبياً.
    Diğerinde ise, bir bilgisayara karşı oynadıklarını söylemişler. TED في محاولات أخرى، تمّ اخبارهم أنّهم يلعبون ضدّ حاسوب.
    Zeki süspansiyonlara sahipsin devrilme çubukların yok, bir bilgisayara sahipsin benim yerime fren yapabiliyorsun, hemen hemen her şeyi benim yerime yapabiliyorsun. Open Subtitles لديك نظام تعليق ذكي ليس لديك عامود أذرع لديك كمبيوتر بإمكانك فرملة العجلة من أجلي، يمكنك القيام بها عمليًا من قبل نفسك
    Daha sonra, bilgisayara havanın kabine nereden geldiğini ve çıktığını söyledim, içine de bir çok fizik attım. ve oturup bilgisayarın simülasyonu hesaplamasını bekledim. TED ثم أخبر الحاسب أين يدخل ويخرج الهواء عن طريق حسابات فيزيائية واجلس منتظرا الحاسب ليقوم بحساباته
    Eğer Alex o bilgisayara sizden önce ulaşırsa hepiniz öleceksiniz. Open Subtitles إذا وصل أليكس للحاسوب قبلنا فـ نحن في عداد الموتى
    Albay O'Neill'ın bilgisayara girdiği adreslere sondalar gönderiyoruz, bizi onun zihnini etkileyen ırka yönlendirecek bir gezegen bulma umuduyla. Open Subtitles لقد أرسلنا وحدات إستكشاف للعناوين التى أدخلها الكولونيل أونيل على الكمبيوتر فربما يقود أحدها للجنس الذى أثر على عقله
    Sen patlayıcının bağlantısını kesip, CIA ekibinin laboratuarın ana bilgisayara girmesini sağlayacaksın. Open Subtitles .سوف تبطلين مفعول المتفجرات فريق المخابرات المركزيه .سيبحث فى نظام الكمبيوتر الرئيسى
    Eğer birisi bu disket olmadan bilgisayara girmeye çalışırsa, her şey silinir. Open Subtitles لو حاول أحدهم تشغيل هذا الكمبيوتر بدون هذا القرص فسيحترق الجهاز كاملا
    - Salıları ve perşembeleri bilgisayara Giriş ve Askeri Tarih var. Open Subtitles أيام الثلاثاء والأربعاء لدينا أماكن مفتوحه في الكمبيوتر للمبتدئين والتاريخ العسكري
    Bilgisayarı açtım ve buradaki asistanlar, ellerindeki mukavvadan yapılmış dev disketi bilgisayara takıyorlar. TED قمت بتشغيل الحاسوب هؤلاء المساعدات يقمن بوضع قرص مغناطيسي ضخم مصنوعة من الورق المقوى، يتم وضعها في الحاسوب
    Genel fikir ise, bir bilgisayarı yapacağı şey için talimat vermek yerine adeta verileri probleme yönelteceğiz ve bilgisayara yolunu bulmasını söyleyeceğiz. TED بشكل عام تكون الفكرة انه بدل من امر الحاسوب بالعمل ببساطة سندخل معلومات حول المشكلة و نخبر الحاسبة بحل المشكلة بنفسها
    Bu soruna bir çözüm buldu: Binlerce kez bilgisayarıyla dama oynayacak ve böylece bilgisayara damayı öğrenecekti. TED لذا فقد جاء بفكرة: جعل الحاسوب يلعب ضد نفسه آلاف المرات ويتعلم كيفية لعب الشطرنج
    Bu amaca doğru atılacak ilk adım bilgisayara gördüğü şeyleri öğretmek, sanal dünyanın yapı taşı bu. TED أول خطوة في سبيل تحقيق هذا الهدف هي أن نلقن الحاسوب كيف يرى الأشياء اللبِنة الأساسية للعالم المرئي
    Sonunda, beyinde gerçekleşen etkinliklerin bir insana karşı oynandığında bir bilgisayara kıyasla daha fazla olduğu gözlenmiş. TED ما ترونه هنا هو تقليل من بعض المناطق التي بها أكثر نشاط دماغيّ عندما تلعب مع ناس مقارنة باللّعب مع حاسوب.
    Bu bilgi sonra tahmin ve kontrol algoritmaları çalıştıran bir başka dizüstü bilgisayara gönderilir. Bu bilgisayar da tahmin ve kontrol algoritmaları çalıştıran kuada talimatlar gönderir. TED ثم يتم إرسال هذه البيانات إلى حاسوب محمول آخر يستخدم خوارزميات التقدير والتحكم، والتي بدورها ترسل الأوامر إلى الرباعية، والتي تقوم كذلك بتشغيل خوارزميات التقدير والتحكم.
    Buradaki herhangi bir bilgisayara erişimim de mi yok demek bu aynı zamanda? Open Subtitles أهذا يعني أيضاً أنني غير مسموح لي بالدخول على أي جهاز كمبيوتر هنا؟
    bilgisayara tek bir doğru cevabı olmayan, öznel, açık uçlu ve değer yüklü sorular soruyoruz. TED نحن نسأل الحاسب أسئلة ليس له إجابات صحيحة منفردة والتي تكون غير موضوعية مفتوحة وذات قيمة.
    Bir sensör kullanarak, ilk resmin ne zaman belireceğini bilgisayara gösterebiliriz. TED باستخدام جهاز استشعار، يمكننا أن نقول للحاسوب عندما تظهر الصورة لأول مرة،
    Böylece büyük miktardaki tüm bu veriler bilgisayara gönderilir, ve bilgisayar iki iş yapar. TED بحيث يتم تغذية كل هذا الكم الهائل من المعلومات في الكمبيوتر، ويمكن للكمبيوتر القيام بأمرين.
    Ve bir bilgisayara yolluyordum. Sen Jill Tankard'ın küçük çocuğusun. Open Subtitles .و أرسلتها إلى جهاز الكومبيوتر كنت َ فتى جيل المدلل
    Bütün bu kablolar en sonunda verileri Perth'de bulunan bir süper bilgisayara gönderirler ve bu noktada ben işe giriyorum. TED الآن، كل هذه الكيبلات تحضر المعلومات بالوحدة وترسلها لحاسوب عملاق في بيرث وهنا يبدأ عملي.
    Bir bilgisayara bağlamam gerekiyordu, yani her yerde eğitemiyordum. TED كان علي توصيلها بالكمبيوتر ، إذ لا يمكن تدريبها في أي مكان.
    Tüm kontrol verileri LEM'deki bilgisayara taşınmalı... komuta modülü kapanmadan önce. Open Subtitles سيكون علينا نقل كل بيانات التحكم إلى حاسب الوحدة القمرية قبل أن تموت وحدة القيادة
    - Neden bir bilgisayara bağlı bu? Open Subtitles لماذا موصّل لكمبيوتر ؟ هذا الذي يتحكم بالذراع
    O günlerde çok az lise öğrencisinin bilgisayara erişim imkanı vardı. TED قليل من طلاب الثانوية أمكنهم الوصول إلى الحواسيب تلك الأيام.
    Binanın gerisi merkezî bir bilgisayara bağlı olan kapalı devre kameralarla kaplı. Open Subtitles في حين أن بقيّة المبنى به كاميرات تلفازيّة التي ترتبط بحاسوب مركزي.
    Eğer herhangi biri kan örneğini bilgisayara verip test etmek yerine bir kez olsun baksaydı parazitler üzerlerine atlayabilirdi. Open Subtitles إن نظر الإنسان بدمه بأي وقت طوال الطريق بدلاً من إجراء الفحوصات فقط بالحاسوب كان ليكتشف الطفيليات بكل سهولة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد