Ben adamımı göndereceğim sen de Joel'i bilgisayarla beraber göndereceksin. | Open Subtitles | سوف أرسل رجل من رجالي وانت أرسل جويل مع الحاسوب |
Ama hepsi bilgisayarla oluşturulmuş elektronik kodlar, elektronik şifreleme metotları. | Open Subtitles | لكنها جميعاً و ليدة الحاسوب المدونات الإلكترونية أساليب التشفير الالكترونية |
Noah, yatmadan önce hep bilgisayarla oyun oynar veya haberleri izler. | Open Subtitles | نوا دائما يلعب على الكمبيوتر ثم يشاهد الأخبار قبل ذهابه للنوم |
Çok uzun süre bilgisayarla bağlantı kurarsa kendini tamamen kaybedecektir. | Open Subtitles | إذا ربطت مع الكمبيوتر لمدة طويلة سوف تخسر نفسها تماماً |
Ve o insanlar bir bilgisayarla etkileşimde bulunduklarını anlamazlarsa, test başarılıdır. | Open Subtitles | وإن لم يعرف الشخص أنه يتفاعل مع حاسوب فينجح في الاختبار |
Ve tüm bunları bilgisayarla tanıştıktan sadece dört saat sonra yapar hale geldiler. | TED | قاموا بكلّ ذلك بعد مُضيّ أربع ساعات. من مشاهدتهم جهاز كمبيوتر للمرة الأولى. |
Dr. Patel'in, Chile ve Hawaii'deki teleskop verileri isiginda bilgisayarla gelistirildi. | Open Subtitles | لقد حسناها بالكمبيوتر , وفقا لقراءات د.باتيل من تليسكوبات تشيل وهاواي |
Artırılmış gerçeklik, gerçek dünyanın bilgisayarla oluşturulmuş görüntülerle birleştirilmesidir. | TED | الحقيقة المدمجة : هي مزج العالم الحقيقي مع صور مكونه من الكومبيوتر. |
Bir tür duygu barındırıyor, bilgisayarla bu elde edilemiyor. | TED | لأنهم يحملون نوعا من العواطف لا يمكن خلقها عن طريق الحاسوب. |
Gary ve ben Cuma gecesi bilgisayarla oynuyorduk. | Open Subtitles | جارى وانا كنا نتسلى على الحاسوب ليله الجمعه |
Aslında bu, bilgisayarla birlikte başladı, çünkü o zaman... yazılımlar insanlar arasında dolanıp dururdu. | Open Subtitles | بدأت في الحقيقة مع نشوء الحاسوب في ذلك الحين تم تناقل البرامج بين الناس |
Bilim ve teknoloji öğrencileri olarak çoğu bilgisayarla ilgili bölümlerde okuyordu, ama İnternet'in varlığından haberleri yoktu. | TED | باعتبارهم طلاب في العلوم و التكنولوجيا كان العديد منهم متخصصون في الكمبيوتر لكنهم كانوا يجهلون وجود الانترنت. |
Bundan sonra tuhaf şeyler oldu, ve bilgisayarla ilgili düşünmeye başladım, çünkü bilgisayar benim için biraz can sıkıcıydı. | TED | بعد ذلك، أصبحت الأشياء أكثر غرابة، و بدأت أفكر في الكمبيوتر لأنه طالما أزعجتني الكمبيوترات |
İşte orada ilk defa bir süper bilgisayarla tanıştım ve resmen beynim durdu. | TED | وهناك كان لقائي الأول مع الكمبيوتر الخارق، وقد اشتعل عقلي. |
Testte uzman bir kişi, bir insan ve bir bilgisayarla konuşuyor. | TED | حيث يُجلب شخص لكي يتحدث مع حاسوب و شخص آخر |
Ve 300 çocuktan fazlası bilgisayar kullanıcısı oldu ve tüm bunları altı ay içinde tek bir bilgisayarla yaptılar. | TED | و أكثر من 300 طفل سيصبحوا عارفين بالحاسوب وسيقدروا على فعل كل هذه الأشياء في ستة شهور مع حاسوب واحد. |
Ama sizi bir iddiada kazandığım dizüstü bilgisayarla yendim mi? | Open Subtitles | وأنت إنتصرت عليكم بواسطة كمبيوتر محمول فزت به في رهان؟ |
Buradaki insanlar, programcılığa aşık ve bilgisayarla yapabilecekleri herşeyi araştırmaya bayılıyorlar. | Open Subtitles | اناس احبوا البرمجة احبوا معرفة ما يمكنهم عمله بالكمبيوتر |
Ya bir kitaptan bulmuşsundur, ya da bilgisayarla çizmişsindir. | Open Subtitles | حصلت علية من بعض الكتب, او استعملت الكومبيوتر. |
Eğitimleri bittikten sonra, bilgisayarla yapacaklar bunları. | TED | فاليوم ما ان يخرج الطالب من المدرسة .. حتى يبدأ التعامل بالحاسوب ..فالواقع العملي يتطلب ذلك .. |
bilgisayarla etkileşime geçmek için fare ve ekrana ihtiyacımız yok. | TED | لسنا بحاجة إلى لوحات مفاتيح أو شاشات وفأرات للتفاعل مع الحواسيب. |
bilgisayarla, ağla ve sizin aranızda bir işbirliğine ihtiyacımız var. | TED | نحتاج إلى تعاون بينك وبين شبكة الحاسب والحاسب |
Uçuş bilgisayarını dizüstü bilgisayarla mı değiştirmek istiyorsun? | Open Subtitles | تريدين إستبدال حاسوب طيرانِ بحاسوب نقال؟ |
- Bilgisayarlarin yani. - Burada bilgisayarla isimiz olmuyor. | Open Subtitles | لا، لا نحتاج للكمبيوترات هنا نبيع على الورق هنا |
Ama o, sıradan bir bilgisayarla otuzbir çeken sadece zavallı bir çocuktu. | Open Subtitles | ولكنه كان مجرد فتى فقير يعبث بكمبيوتر محمول عادي |
Bu yüzden bunu size orada birkaç defa bulunduğunu biraz hisseden bir adam olarak söylüyorum ve söylediklerim içinde en çok alıntılananlardan birisi hesaplama (artık) bilgisayarla ilgili değildir oldu, bu cümle o zaman çok ilgi çekmedi ve sonra çekmeye başladı. | TED | أعترف بأن لدي بعض الشيء شعور بأنني كنت هناك عدة مرات، ومن الأمور الأكثر اقتباساً عني هي قولي بأن الحوسبة لم تعد متعلقة بالحواسيب فقط، ولكنها لم تلقى بداية صدى إيجابي، لكنها لقيته فيما بعد. |
Jobs'sa yeni bir şirket ve bilgisayarla karşılık verdi. | Open Subtitles | لقد رد (جوبز) بتواجده مع شركة جديدة وحاسوب جديد. |