Birmanyalı yetkililer sağlık durumu hakkında daha fazla bilgi vermeyi, nerede ve nasıl olup olmadığı bilgisini vermeyi reddediyor. | Open Subtitles | إلا أن السلطات البورمية رفضت للإدلاء بأي معلومة أخرى عن صحته أو مكان وجوده. |
Ekipte bir hain olduğu bilgisini aldık! | Open Subtitles | كانت لدينا معلومة بأن كان هناك خائن في الفريق |
Ayrıca açık arttırmada bir saldırı olacağının bilgisini aldık. | Open Subtitles | كما تلقّينا معلومة بأنّ ثمّة هجوم سيُشنّ على المزاد. |
Kim ki bilgisini arttırır aynı zamanda çektiği acıyı da arttırır. | Open Subtitles | الشخص الذي يتزود من المعرفة يتزود في نفس الوقت من المعاناة |
Bahsettiğin olayın, ekibimin yürüttüğü bir soruşturmayla bağlantısı olabileceğinin bilgisini aldım. | Open Subtitles | تلقيت معلومات لاستجواب مصادفة متصل بأحد قضايا الجارية لواحد من فريقة |
Ve çarpraz karşılaştırmayla Eric'in bilgisini öne çıkan bir adayı bulabildik. | Open Subtitles | وبالاستناد المرجعي لمعلومات إيريك صار باستطاعتنا تعقب المشرح الأكبر |
Watts'ın dış kolonilerde tıbbi uydulara saldırmayı planladığı bilgisini aldık. | Open Subtitles | تم الحصول على معلومة أن واتس يخطط لهجوم على قمر صناعي طبي خارج المجرة |
Romanya istihbaratının müdahil olduğu bilgisini aldık. | Open Subtitles | حصلنا على معلومة بأن المخابرات الرومانية متورطة |
Sence Diehause kar maskesi bilgisini bir arabulucudan mı aldı? | Open Subtitles | تعتقدين أن (دايهــوز) حصل على معلومة القناع من سمسار ؟ |
Evet. Bu binada bir ölü olabileceği bilgisini aldım. | Open Subtitles | بلى، لقد تلقيت معلومة عن وجود .ميت عاتي" بهذا المبنى |
Tour-Europe sitesinden Sloane'un bilgisini indirdik. | Open Subtitles | ( Toureurope.eu ) لقد دخلنا إلى ( لتأكيد معلومة ( سلون |
Az önce Rus Özel Kuvvetleri'nin X-5'i ele geçirdiği bilgisini aldık. | Open Subtitles | وصلتنا معلومة للتو... بأن القوات الروسية قد عثروا على (الأكس 5) |
FBI'a Lisa'nın nerede tutulduğu bilgisini el altından verin. | Open Subtitles | سرّب معلومة الموقع حيث يحتفظ الفدراليّون بـ (ليسا). |
Eğer başarısız olursan, tüm bunların sorumlusunun sen olacağı bilgisini kullanarak. | Open Subtitles | أستخدم المعرفة, اذا فشلت كل شيء يحصل بعد ذلك ستتحمل مسؤوليته |
Bu değişimi insan bilgisini kavramaya çalıştığımızda da görebiliriz. | TED | يمكننا أيضا رؤية هذا التحول في الطريق ونحن نحاول أن نتصور المعرفة الإنسانية. |
Nanitlerin hızlı büyüme etkisini durdursak bile Goa'uld'un genetik bilgisini taşıyan geni izole etmedin. | Open Subtitles | حتى إذا نُوقفُ تأثير نمو نانيت السريع، أنت لَمْ تَعْزلْ جينَ الجؤولد عن جين المعرفة الوراثية. |
Trevor, yeni kayıt olan üyenin iletişim bilgisini mesajla göndereceğim demiştim. | Open Subtitles | تريفور, لقد قلت انك سوف ترسل لي معلومات للتواصل مع الزائر |
Bir ekranı kullanarak bugün kaç kalori yediğiniz, ne kadar egzersiz yaptığınız bilgisini girebilirdiniz. | TED | انت تستخدم واجهة الشاشة لادخال معلومات كعدد السعرات الحرارية التي اكلتها ذلك اليوم كم من التمارين قمت بها |
Öyleyse DNA bilgisini sistemde tarayalım. | Open Subtitles | حسناً، دعونا نجري فحصاً لمعلومات الحمض النووي من خلال النظام، |
... gerikalankankalarının nerede olduğu bilgisini öğrenmek isteyebilirsiniz. | Open Subtitles | .... قد تحتاج لمعلومات عن مكان بقية أصحابه |
Veri bilgisini değiştirmeyi nereden biliyordun? | Open Subtitles | كيف علمتِ بأمر تغيير البيانات التعريفية ؟ |
Ama özellikle Yellowcake, Nijer için olan Yellowcake konusundaki istihbarat üzerinde tahrifat yapıldığı bilgisini aldık. | Open Subtitles | "ولكن بشكل محدد "الكعك الأصفر "الكعك الأصفر" الذي من "النيجر" أعترفنا بأن تلك الحقائق تحولت لتكون مزيفة |