ويكيبيديا

    "bilgiyi" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • المعلومات
        
    • المعلومة
        
    • المعرفة
        
    • البيانات
        
    • معلومة
        
    • بالمعلومات
        
    • معلومات
        
    • معلوماتك
        
    • المعلومه
        
    • المعلوماتِ
        
    • للمعلومات
        
    • إنتيل
        
    • معلوماتي
        
    • بمعلومة
        
    • معلوماته
        
    ? Bu bilgiyi, daha uzun süren yaşantıma ne şekilde entegre edebilirim? TED وكيف يمكنني ان استخلص المعلومات المفيدة لي على المدى الطويل في حياتي
    Ancak bu kadar etkileyici bir burun yapısı, burnun topladığı yığınlarca bilgiyi işlemeye yarayan bir şeyler olmadan işe yaramazdı. TED ولكن كل مافي بنية الأنف الرائعة هو ليس بالفائدة الكبيرة بدون شيءٍ ما لمعالجة المعلومات التي تصل من فتحات الأنف
    Bizim zamanımızda, dijitalleşme var. Bilginin fiziksel kütlesini soyup çıkarıyor, bu yüzden şimdi bilgiyi kopyalamanın ve paylaşmanın maliyeti neredeyse sıfıra yakın. TED لدينا في أيامنا هذه الثورة الرقمية التى جردت كل شئ من الغموض .. فأصبح الحصول على المعلومة لا يكاد يكلف شيئاً الآن.
    Tırnak içinde söylüyorum, "bu hafta sonu takımımız kazanacak" ve biz bu bilgiyi sadece haklı çıktığımız nadir zamanlarda hatırlayacağız. TED نعلم أن فريقنا سيربح في عطلة نهاية الاسبوع هذه ونتذكر فقط هذه المعلومة في المرات التي نكون فيها على صواب
    Bazıları altın değerindeki bu evrensel bilgiyi Plato'nun nitelendirdiğini düşünüyor bazıları da Pythagoras'un. TED ويعزوا بعض المحللين هذه المعرفة الذهبية العالمية إلى أفلاطون وآخرون يعزوها إلى فيثاغورس
    Ama bu kadar fazla bilgiyi bir kişinin tek başına anlamlandırması mümkün değildi. TED لكن لا يستطيع مستخدم واحد أن يحدث تأثيراً بهذا الكم الهائل من المعلومات.
    Bir şey yapmak için gereken bilgiyi küçük parçalar hâlinde veriyor. TED يعطي فقط قدراً ضئيلاً من المعلومات الذي يتطلبه إتمام شيء معين.
    P.S. 'in beyni bütün görüş alanından gelen bilgiyi işliyordu. TED كان دماغ بي.إس لا يزال يعالج المعلومات من مجال رؤيتها.
    Üçüncü kural, ben bu bilgiyi geri aldığımda o sadece birinin boyu, kilosu ve nerede doğduğu bilgisinden ibaret değil, onun bağları olmalı. TED الشرط الثالث هو أنني عندما أحصل على تلك المعلومات فهي لا تحوي فقط طول ووزن شخص ما أو متى وُلد، هي تحوي علاقات.
    Bu aşamada, gizli bir teknik bilgiyi, mahkemeye sunmak zorundayım. Open Subtitles انا مجبرة اذن للاستناد الى المعلومات التقنية ذات الطبيعة الحرجة
    Bütün bu bilgiyi anahtarlığı tutarak mı elde ettin ? Open Subtitles حصلت على كلّ تلك المعلومات فقط بمعالجة تلك السلسلة الرئيسية؟
    Kocam biyopsiye ihtiyacı olduğunu söyliyor ve bu bilgiyi benden saklamış. Open Subtitles أخبرني زوجي أنه بحاجة لتحليل فقط وقد أخفى تلك المعلومة عني
    bilgiyi bir kenara bırakmanın kötü bir fikir olacağını düşünmüyorum. Open Subtitles لا أعتقد أن هناك من ضرر لو ابلغتهم هذه المعلومة
    Bağışlayın Sayın Başkan ama, bu bilgiyi delegasyonla paylaşmanız, paniğe yol açar. Open Subtitles مع احترامي، سيدتي الرئيسة اشراك تلك المعلومة مع المبعوثين قد ينشر الذعر
    Eğer bilseydi o bilgiyi de atlası aldığı şekilde polise verirdi. Open Subtitles لكان قال هذه المعلومة للشرطة لقد اشترى هذه الخرائط بشكل مجهول
    İhtiyacım olan bilgiyi getirmek için gönderdiğim adamım hainlik edebilecekmiş gibi görünmeli. Open Subtitles بإحضار المعرفة التي أحتاجها فثاني حاجتي هي أن أبدوا غير مؤهل للولاء
    Ve ne bu bilgiyi ne de yeteneklerinin tehlike oluşturduğunu bilmiyoruz. Open Subtitles ونحن لا نعلم سواء هذه المعرفة او قدراته هي الخطر الحقيقي
    Açıkçası sıçrama sürücülerini geliştirmişler Veritabanımızdan çaldıkları Aurora görev raporlarındaki bilgiyi kullanarak... Open Subtitles حسنا من الواضح أنهم طوروا نظام الدفع مستعملين المعلومات من قاعدة البيانات
    Ve bilgiyi başka bir bilgiye bağlanabileceğiniz, ve sonra da istediğiniz gibi geri çağırabileceğiniz bir platforma sahipti. TED وكان له منصة تستطيع أن تربط معلومات بمعلومات أخرى. ثم تستطيع أن تستدعي أي معلومة بضغطة زر.
    Eğer iyileşirse, bu adamları yıkmak için gerekli bilgiyi bize verebilir. Open Subtitles إذا أفاق , يمكنه الإثبات لنا بالمعلومات للإطاحة بهؤلاء الأشخاص للأسفل
    Tek bildiği şey teklifi hangi şirketin yaptığını içeren bilgiyi ulaştırması gerektiği. Open Subtitles كل ما يعلمه انه سيوصل معلومات عن الشركه التى حصلت على العرض
    bilgiyi neden benimle paylaşmıyorsun? Open Subtitles لماذا لا تشاركني ببعض معلوماتك يا صديقي؟
    Bana bilgiyi bana getirmemiş olsaydın, muhtemelen onları asla bulamazdık. Open Subtitles إذا لم تكونى أخبرتينى بهذه المعلومه ربما لم نكن نجدهم
    İnsanlara bu bilgiyi verip beklemelerini söyleyin. Open Subtitles أخبرْ الناسَ لوَضْع تلك المعلوماتِ على اوراق الترحيب و الإستراحةِ و التغطيةِ
    Duyu değiştirme, beyne bilgiyi alışılmadık duyu yollarından sağlamak demek ve beyin bu bilgiyi anlamanın bir yolunu buluyor. TED وهذا يشير للمعلومات الوافدة إلى الدماغ عبر قنوات حسية خاصة، والدماغ يتدبر أمر التصرف بها.
    Sydney bilgiyi CIA'e sızdırdı ve gerisi aynen tahmin ettiğiniz gibi oldu. Open Subtitles سرّبت سدني إنتيل إلى وكالة المخابرات المركزية، وأدّت البقية بالضبط كما توقّعت بأنّه.
    Hey, seninle küçük bir şahsi bilgiyi paylaşmak istedim. Open Subtitles أردت فقط أن أشاركك بعضاً من معلوماتي الشخصية معك
    ..ne de olsa, altın arabası hakkında bilgiyi veren oydu. O mu? Open Subtitles فبرغم كل شيء فهو الشخص الذي أخبرنا بمعلومة شحنة الذهب
    General bu bilgiyi neden aldı bilmiyorum ama, efendim ama bir tahminim var. Open Subtitles لا اعلم ما هو المكان الذي حصل اللواء على معلوماته منه يا سيدي ولكن باستطاعتي أن أخمن

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد