bilinçli bir şekilde hayata katılamaz. | TED | لا يمكنه أن يكون مساهم بشكل واعي. |
Ancak bu herşeyin bilinçli olarak nasıl göründüğü ile aslında nasıl oldukları arasındaki ayrımı, bilincin varlığı için yapamazsınız, çünkü bilincin varlığı konusunda düşünüldüğünde, eğer bilinçli bir şekilde bilinçli olduğunuzu düşünüyorsanız, bilinçlisinizdir. | TED | لكن هذا التفريق بين كبف الأمور تبدو بالوعي و كيف هي في الحقيقة لا يمكن عمل هذا التمييز لدراسة وجود الوعي لأنه عندما يؤخذ وجود الوعي بالاعتبار إذا بدا لك بشكل واعي أنك واعي فأنت واعٍ! |
Davranış kuralları onları bilinçli bir şekilde kullanmamız için var. | Open Subtitles | فقواعد السلوك وجدت لنا لكي نستخدمها بوعي |
Bu sunumun püf noktası gerçekten önemli 4 oyun dinamiğine dikkat çekmek, gerçekten ilginç olanlara öyle ki eğer bilinçli bir şekilde kullanırsanız davranışları etkileyebilirsiniz hem iyi hem kötü olarak, ya da ikisinin arasında | TED | و لذا جوهر هذا العرض .. سنستعرض خلاله أربعة ديناميكيات مهمة للألعاب وهي أشياء مثيرة للإهتمام إذا كنت تستخدمها بوعي يمكنك التأثير على سلوك الآخرين سواء كان التاثير جيداً أو سيئاً أو ما بينهما |
bilinçli bir şekilde yüzünde neyi belirginleştirmek istediğine karar vermek zorundasın. | Open Subtitles | يجب عليك نوعاً ما، أن تفعل ذلك بوعي... قرّر ما الذي تريد أن تُبرزه في وجه هذا الشخص. |
El baltaları insanlık tarihinde evrimsel bir ilerlemeye işaret eder... -- iş görmesi için yapılmış, Darwincilerin deyimiyle "fitness sinyalleri-- .. ki bu da onların; tıpkı tavuz kuşunun kuyruğu gibi, tüylerin ve kılların aksine bilinçli bir şekilde ve akıllıca işlenmiş aletler olduğunu gösterir. | TED | أثر الفؤوس اليدويه تطور ثوري في تاريخ البشرية أدوات صنعت لأداء وظيفه كما يسميه الداروينين إشارات اللياقة البدنية وهذا يعني، عروض و التي هي فعاليات مثل ذيل الطاووس، إلا أنه، على عكس الشعر والريش، الفؤوس اليدويه تصنع بوعي و ذكاء. |
Eğer bilinçli bir şekilde mümkün olan en hafif ekolojik ayak izini bıraktığımız yaşamlarımız olursa, bizim için alması etik olan şeyleri satın alırsak ve olmayanları almazsak, bir gecede dünyayı değiştirebiliriz. | TED | إذا قدمنا الحياة حيث نغادر بوعي وإدراك أخف إحتمال للآثار البيئية، إذا اشترينا الأشياء التي يجب علينا أخلاقيا أن نشتريها ولا نشتري الأشياء التي لا يجب علينا شرائها. يمكننا أن نغيير العالم بين عشية وضحاها. |
İzleyin. bilinçli bir şekilde kolumu kaldırmaya karar veriyorum, ve bu lanet şey kalkıyor. (Kahkahalar) Ayrıca, şunu fark edin: "Bu biraz Cenevre'deki havaya benziyor. | TED | انظر! أقرر بوعي أن أرفع يدي و الشيء التافه يرتفع! (ضحك) بالإضافة إلى ذلك، لاحظ: نحن لا نقول: " حسناً، الأمر يشبه الجو في جنيف |
Cadı avcılarının motivasyonları da muhtemelen değişkendi ancak görünen o ki pek çoğu bilinçli bir şekilde günah keçisi aramıyordu- gerçekten cadılığa inandıkları için ve bunu toplumlarından kazıdıkları için iyi bir şey yaptıklarını düşünüyorlardı. | TED | كما وتنوّعت الحوافز المقدّمة لصائدي الساحرات، لكن من المحتمل أنّ الكثيرين لم يكونوا يبحثون بوعي عن كبش الفداء— بل على العكس، كانوا يؤمنون بإخلاصٍ بمطاردة الساحرات، وكانوا يعتقدون بأنّهم يقومون بالصواب من خلال استئصاله من مجتمعاتهم. |
bilinçli bir şekilde düşünmüyor zaten. | Open Subtitles | إنه لا يفكر بوعي على الإطلاق |