Kimse bunu bilerek yaptığını ve aslında benden güçlü olduğunu bilmeyecek. | Open Subtitles | لن يعرف احد أنك فعلت ذلك, وأنك في الحقيقة أقوى مني. |
Ve borulardan gelen bu düzenekle kimse asla burada olduğunu bilmeyecek. | Open Subtitles | وبهذا التركيب عن طريق الأنابيب لن يعرف أحد أنها بالأسفل هنا |
Kolay olmalı, başka kimse bilmeyecek. | TED | يجب أن يكون الأمر سهلًا، لن يعرف أحد سواكم. |
Yani benim için bunun icabına bakabilir misin ve kimse bilmeyecek mi? | Open Subtitles | هل بمقدورك أن تتكفلي بالمشكلة ؟ ولا يعلم أحد بالأمر مطلقا ً؟ |
Babanın yatırım yaptığını kimse bilmeyecek. - Bunun izi sürülemeyecek. | Open Subtitles | لن يعلم أحداً أن والدك استثمر ولا شيء سيعود للخلف |
Hiç kimse bunun hakkında bilmeyecek çünkü asla kimseye söylemeyeceksin. | Open Subtitles | لا أحد سيعرف عن هذا لأنك لن تقول لهم أبداً |
Ve kimse bunu nasıl öğrendiğinizi bilmeyecek? | Open Subtitles | ولن يعرف أحد ابداُ كيف عرفت ما الذي ستقوم به؟ |
Ve Kızıl Bulut bize söylediğini asla bilmeyecek. | Open Subtitles | والسحابة الحمراء لن يعرف أبدا انك قلت كلمة واحدة |
Ben iki ayağımın üzerinde duramadıkça bunu asla bilmeyecek. | Open Subtitles | إلا إذا استطعت السير ثانية وساعتها سأجرى إليه ولن يعرف بحقيقة ما حدث |
Öyle ki şer kıskançlık Sayının ne denli büyük olduğunu bilmeyecek | Open Subtitles | -حيث لن يعرف احد الحسد او الشر عندما يريد معرفة النتيجة |
Fakat ben yaşadığım sürece, bunu senin dışında kimse bilmeyecek. | Open Subtitles | نعم، لكن ما عداك لا أحد يعرف بأنني موجود |
O sırada, bir dost, bir dostunun çekicini kaybedecek ve gençler, babalarından kalan ve babalarının bir gece evvel saat sekiz gibi oraya koyduğu eşyaların yerini bilmeyecek. | Open Subtitles | في تلك الأوقات, سيفقد الصديق مطرقة صديقه ولن يعرف الصغار أين أغراض أبائهم |
Hiç kimse bugün burada konuklarımız olduğunu bilmeyecek. | Open Subtitles | لن يعرف أحد أبداً أننا كان لدينا زوار هُنا |
Kimse siz olduğunuzu bilmeyecek, söz veriyorum. | Open Subtitles | لا احد يعرف على الاطلاق انه انت, اعدك بذلك. |
...Eğer ona her gün ilaçlarını almasını söylersem... ...evdeki kimse onun hastalığını bilmeyecek... ...ve bu işe yaramayacak. | TED | إذا نصحتها بأخذ أدويتها يومياً بإنتظام، في الوقت الذي لا يعلم أحد من أهل منزلها بأمر مرضها، لذا لن تفعل ذلك. |
O bilmeden poliçe yapacaksın firma ise onun bilmediğini bilmeyecek. | Open Subtitles | أنتِ تريدين أن تحصلى على البوليصة بدون إزعاجه و هذا يعنى أنه يجب على الشركة ألا تعلم أنه لا يعلم |
Senin taşıdığını bilmeyecek ki. Bana yardım etmelisin. | Open Subtitles | أنه لن يعلم بإنك تحمل النقود , هيا عليك مساعدتي |
Kimse bilmeyecek, sadece üçümüz bileceğiz. | Open Subtitles | لايجب أن يعلم أحدٌ بالأمر فقط نحن الثلاثة |
Kimse yerimizi bilmeyecek. Ne patronum, ne de meslektaşlarım. | Open Subtitles | ولن يعلم أحد مكانك حتى رئيسي ، ولا برنامج حماية الشهود |
Nereden bulduğumu bilmeyecek. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه سيعرف بكيفية حصولك على تلك الأموال |
Evet, aslına bakarsan, onlar bilmeyecek. Arabam nasılsa orada. | Open Subtitles | نعم, لن يعلموا بذلك، فالسيارة موجودة هناك |
Kapıları kapatalım ve dövüşelim. Kazan ya da kaybet, kimse bilmeyecek. | Open Subtitles | لنغلق الابواب والنوافذ, سواء المكسب او الخسارة, لا احد سيعلم بالامر |
Kimse bilmeyecek. - Posta geldi! | Open Subtitles | لن يعرفَ أحدٌ أبداً.. |
- Bilmiyorum. - Aria, bilmeyecek ne var? | Open Subtitles | لا أعرف - و ماذا هناك لتعرفيه يا "آريا" ؟ |
Öncelikle, mükemmel olduğunu bilmeyecek kadar alçakgönüllü. | Open Subtitles | أولاً، إنه متواضع ولا يتباهى بأنه مثالي. |
Ben emniyette oluncaya dek paranın nerede olduğunu bilmeyecek. | Open Subtitles | و هي لن تعرف أين هو حتى أتأكد أني آمن ،أهذا واضح؟ |
WB asla parti verdiğimiz bilmeyecek. | Open Subtitles | دبليو بي لَنْ يَعْرفَ بأنّنا أقمنَا حفلةً. |