Seks zamanla unutulan bir şey midir yoksa bisiklete binmek gibi midir? | Open Subtitles | هل الجنس شئ نسيتَ ممارسته؟ أو هل أصبح شئ يشابه ركوب الدراجة؟ |
Biz her zamankinden daha olabilir bu mekanizma çok daha hızlı binmek. | Open Subtitles | نحن ركوب أسرع بكثير من هذا الخلاف من أي وقت مضى يمكن. |
Develere binmek için çöllere gidecek ve uzak okyanuslara açılacağım. | Open Subtitles | سأذهبُ إلىَ الصحاري من أجل ركوب الجمال وأخرج إلىَ المحيطات. |
Ama mekanik bir boğaya binmek göründüğü kadar kolay değildir. | Open Subtitles | لكن الركوب على ثور ميكانيكى ليس أمرا سهلا كما يبدو |
- Biliyorum, sen hep çalışacaksın ama uçağa binmek istiyorum. | Open Subtitles | أعرف بانك ستعمل طوال الوقت, لكن أريد ان أركب الطائرة |
Geçen gün bana... büyük kızların bindiği bisikletlere... binmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | ذلك اليوم كايتي اخبرتني انها اصبحت جاهزة لركوب دراجة الفتيات الكبيرات |
Sıcak yaz sabahlarında metroya binmek. | Open Subtitles | أن تركب مترو الأنفاق ذاك في صباح تلك الأيام الحارة في الصيف |
New York metrosunda metroya binmek okuman arasında uyumlu bir bağ kurdum. | TED | ففي المترو بنيويورك وجدت ترابطًا بين ركوب المترو والقراءة |
Bir İngiliz kadınının ata binmek dururken kitap okuması olağandışı olabilir, ama mümkündür. | Open Subtitles | لابد ان اقولو انه شئ غير مألوف على المرأة الأنجليزية ان تفضل القراءة على ركوب الخيل, ولكن هذا جائز |
Atlıkarıncadan indik ve bana trene binmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد وصلنا عند لعبة الحلزونة ثم أراد ركوب القطار |
En sevdiği uğraşları ata binmek ve burada çalışan çocuğa işkence etmekti. | Open Subtitles | تسليتها المفضله كانت ركوب حصانها و مضايقة عامل المزرعه و الذى كان يعمل هناك |
Ancak bu sabah, onu vapur bağlantılı trene binmek üzereyken yakaladık. | Open Subtitles | قبضنا عليه وهو يحاول ركوب القطار هذا الصباح |
Adam gerçekten otobüse binmek istiyor. | Open Subtitles | انه فعلا يريد ركوب الحافله افتح الباب توقف |
Geleceğe yatırım yapmanın en az hızlı trene binmek kadar zevkli olduğunu farkedeceksiniz. | Open Subtitles | وستجد أن إدخار المال لمستقبلك أكثر إثارة من ركوب القطار الإفعواني |
- Bunu sırtında bir çantayla ata binmek gibi hayal etmiştim. | Open Subtitles | لقد تخيلت الركوب علي ظهر حصان بحقيبة مليئة بالنبيذ تعلمين ؟ |
Yağmur yağmak üzere. Arabaya binmek ister misin? | Open Subtitles | الان انها هتمطر هل تريد الركوب فى السيارة؟ |
Ben binmek istemedim. Bana bağırmaya başladı. | Open Subtitles | ويريدنى أن أركب على دراجة الأطفال لا أريد أن أذهب |
Burda, "ata binmek" at sürmek anlamında. | TED | هورسنج هو عبارة عن إنتظار فرصة لركوب الخيل |
Resim, top oynamak, enstrüman çalmak, motosiklete binmek? | Open Subtitles | هل ترسم ، تلعب الكرة ، تحب الألات ، تركب الدراجات البخارية ، ما هي هواياتك ؟ |
Bir ay kadar önce, çocuklarımı markete götürmek zorunda kaldım ve bundan şikayet ediyorlardı, çünkü arabaya binmek istemiyorlardı. | TED | منذ حوالي شهر، اضطررت لإصطحاب أطفالي إلى متجر البقالة وكانوا يتذّمرون بشان ذلك، لأنهم لم يرغبوا بركوب السيارة. |
Bayan, otobüs şu an iyi, tekrar binmek ister misiniz? | Open Subtitles | يا آنسة ، الحافلة بخير الآن هل تريدين الصعود مجدداً؟ |
Sadece götürmeni istiyorum. Taksine binmek istiyorum. | Open Subtitles | إنني فقط أريد توصيلة إنني أحاول أن أستأجرك |
O otobüse binmek zorundayız. Gittiğimiz yerde yemek yiyebiliriz. | Open Subtitles | لذلك علينا أن نركب هذه الحافلة سوف نأكل عندما نصل هناك |
Biliyorsun, senle konuşmak kahrolası bir atlıkarıncaya binmek gibi. | Open Subtitles | الكلام معك كركوب شيء يدور في حلقة مستديرة |
Sen, bu şeye binmek için bir arkadaşa çok uzun vermezsin. | Open Subtitles | أنت لم تمنح الشخص الوقت الكافي ليصعد على متن هذا الشيء |
Otobüse binmek şöyle dursun, otobüs durağına bile bakmam o zaman. | Open Subtitles | لأترك صعود الأوتوبيس لن أنظر حتى الى محطة الأوتوبيس |
İlk otobüse binmek zorundayım. Diğerleri bizim caddeden geçmiyor. | Open Subtitles | أضررت أن أستقل الحافلة المبكرة، الأخرون لا يمرون من طريقي |
Neye binmek istiyorsun? | Open Subtitles | ماذا تريدي ان تركبي في الملاهي ؟ |
- O arabaya binmek istiyorum. - Bedelini ödeyecek! | Open Subtitles | أريد أن أركبه - سيدفع مقابل ذلك - |