Temiz su, temiz havaya ne diyeceğiz güvenli bir çevreye? | Open Subtitles | بماذا يمكنك أن تسمي المياه النظيفة والهواء النقي بيئة آمنة؟ |
Anladımki eğitimim beni başka bir yere gitmem için için hazırlıyor o eğitimin ait olduğu başka bir çevreye bir şeyler vermem için. | TED | أقصدُ، عرفتُ للتو بأن تعليمي يهيئني للذهاب إلى مكانٍ آخر وممارسة المهنة والعطاء في بيئة أخرى تستحق. |
Daha özgür bir çevreye uyum sağlama konusunda, yeteneğini arttırmak için. | Open Subtitles | لدراسة قدرته على التأقلم مع بيئة أكثر تساهلاً |
Zoe gibi bir çocuğun büyüyebileceği bir çevreye ihtiyacı var, sizin de öyle. | Open Subtitles | طفله مثل زوى تحتاج الى بيئة لكى تنمو فيها كما فعلت |
Yerel hükümette seçmenleriyle yüz yüze görüşen katı inançlılardan biriyim ve bu yüzden rahat, profesyonel bir çevreye ihtiyacım var. | Open Subtitles | حسنا، أنا من أشد المؤمنين في الحكومة المحلية، القى مكونات بلدي وجها لوجه ولهذا أنا بحاجة إلى الراحة، في بيئة مهنية |
Elbette ki onları arıyorlar, ama uzay sınırlı bir çevreye sahip değil. | Open Subtitles | ليبحثون عنهم بالطبع ولكن الفضاء ليس بيئة محدودة |
Sıkı bir kontrolün olduğu bir çevreye yerleştim. | TED | لقد وضعت في بيئة ذات رقابة صارمة. |
Sana burada ihtiyacı yok. Onu düşman bir çevreye sürüklemelisin. | Open Subtitles | تَحتاجُ لدَفْعها إلى a بيئة عدائية لكي تَحتاجُك لحِمايتها. |
- Barry, yeni bir çevreye yaklaştığında, oranın her karışını gözetler misin? | Open Subtitles | - باري، عند الاقتراب بيئة جديدة، لا لك لحالة كل شبر من ذلك؟ |
- Ortağımın bilinmeyen bir çevreye yalnız başına girmesine izin veremem. | Open Subtitles | - أنا لا السماح لي شريك يطير منفردا في بيئة غير معروفة. |
Başka bir deyişle, günümüz gezegen araştırmalarının Kutsal Kase'sine rastladık. Yani, yaşayan organizmalar için uygun bir çevreye. | TED | و بتعبير آخر, قد نكون قد عثرنا على "الكأس المقدسة" لعلم دراسة الكواكب الحديث. أو بمعنى آخر, إحتمال وجود بيئة مناسبة للكائنات الحية. |
Üzerinde düşündüğünüzde, stresli amigdalaya sahip insanlar için mevcut çözümümüzün, onları daha ileri gelişimi engelleyen bir çevreye yerleştirmek olması gerçekten ironik. | TED | وعندما نفكر بالأمر، نجد المفارقة المتمثلة في الحلول المتبناة حالياً للأشخاص الذين يمتلكون منطقة أميجدالا تعاني من التوتر والضغط وهذه الحلول تتمثل في وضعهم في بيئة تقوم في الواقع بإعاقة أي فرصة لهم في تحقيق النمو في أدمغتهم |
Değerlendirme denkleminin içinde beşeri bir unsur olduğunda, yüzde 100 meritroktatik bir çevreye sahip olamazsınız, çünkü tanım olarak, bu olayı öznel yapıyor. | TED | لا يمكنك الحصول على 100% في بيئة جدارة عندما يكون هناك عنصر بشري مُشارك في العملية التقييمية، لأنه من الطبيعي أن هذا يجعلها عملية ذاتية. |
Ve Batı Avustralya gibi bakir bir çevreye bakarsak, Lars Bider yunus izleme botlarından önce yunus hareketi ve dağılımını karşılaştırarak karşılaştırarak çalışmıştır. | TED | واذا نظرنا الى بيئة نقية غير مضطربة مثل شرق استراليا والتي قام " لارس بيدر " بابحاثه هناك والتي قارن بها بين تصرفات الدلافين وتوزيعها قبل ان يمر قارب بقربها |
Partimiz için daha yeşil bir çevreye hizmet etmesi gerekiyor diyenler. | Open Subtitles | قرأت ان الحزب يريد بيئة خضراء |
Daha düzenli bir çevreye ihtiyacın var. | Open Subtitles | -تحتاج إلى بيئة أكثر استقرارا |