Uç bir örnek olarak: Kolera hastalığı okyanusta büyüen bir bakteri yüzünden gelişti. | TED | كمثال متطرف: مرض الكوليرا تسببه بكتيريا التي تنمو في المحيط. |
Bugün, merkezin çalışmalarına bir örnek olarak sizlere bacaklarımın nasıl işlediğini, nasıl çalıştığını göstereceğim. | TED | اليوم سأروي لكم كيفية تشغيل ساقاي وكيفية عملها كمثال لما نقوم به في هذا المركز |
İkinci bir örnek olarak, müttefik bir ulus grubu hayal edin, işbirlikçi bir şekilde düşman ulusun nükleer savaş gemisinin bilgisayar sistemine sızıyor. | TED | كمثال آخر: تخيل مجموعة متحدة من الأمم يتعاونوا في إقتحام أنظمة الحاسب الآلي الخاصة بسفينة حربية نووية للأمة المعادية. |
İkinci bir örnek olarak, insanların arka bahçelerinde toprağı kazan araştırmacılarla çalıştım. | TED | كمثال ثاني، عملت مع الباحثين للحفر في أفنية الناس القذرة. |
Bugün burada, Tanrı'nın mucizelerine yaşayan bir örnek olarak karşımızda durmakta. | Open Subtitles | إنه يقف هنا اليوم كمثال حى على قدرة الله |
Bunu artık nasıl bir arkadaş olduğuma dair bir örnek olarak alalım. | Open Subtitles | لكن لنستخدم هذا كمثال .لنوعِ الأصدقاء الذي أحاول بأن أكونه الآن |
S.H.I.E.L.D.'in damarlarını bir zehirle doldurup seni bir örnek olarak teşhir etmesine izin veriyorsun. | Open Subtitles | تسمح لشيلد بملء عروقك بالسم و تستعرضك في الأرجاء كمثال |
19. yüzyılda, Müslümanlar, Avrupa'ya bir örnek olarak bakarken, bağımsızlardı, kendilerine daha fazla güveniyorlardı. | TED | الذي كان سائداً في القرن التاسع عشر عندما كان المسلمون ينظرون الى اوروبا كمثال يمكن الاقتداء به فيما يتعلق بالاستقلالية و الثقة بالنفس |
Ve eğer dağ tırmanışını bir örnek olarak düşünürsek, bu örnek bize birçok şey ileri sürer. | TED | وعندما تفكّر في تسلّق الجبال كمثال ، فإنّه يوحي بكافّة الأمور . |
Bu ülkeleri ve vatandaşlarını bir örnek olarak vermek istedim. Bu insanlar, ithalatı kısıtlayan ve yerel endüstrileri koruyan ticari politikalardan olumsuz etkileniyorlar. | TED | أريد ببساطة أن أتخذهم كمثال للبُلدان والمواطنين الذيت قد تأثروا، تأثروا سلبياً من خلال سياسة تجارية تقيد الواردات وتحمي الصناعات المحلية. |
Basit bir örnek olarak, Ramsey kuramının klasik bir açıklaması olan parti problemine bakalım. | TED | لنأخذ كمثال بسيط ما يدعى بمشكلة الحفلة, التي تمثل شرحاً تقليدياً لنظرية (رامزي). |
Benim bir kuramım var ve ben seni bir örnek olarak kullanmak istiyorum, eğer rahatsız olmazsan. | Open Subtitles | لدي نظرية وأود استخدامك كمثال |
Sadece bir örnek olarak kullandım onu. | Open Subtitles | أنا أستعمله كمثال. |
Onu sadece bir örnek olarak kullanıyor. | Open Subtitles | انه فقط يقول كمثال |
Veya belki onu sadece bir örnek olarak kullanıyordur! | Open Subtitles | او هو ربما الان استخدمه كمثال |
O kadar çok olmayabiliriz, fakat iyi, olumlu bir örnek olarak desteklenirsek, sonunda uçurum arasında köprü olacak -- Yemen ve dünya arasındaki köprüye yine gelecek -- ve ilk olarak tanınma ve daha sonra iletişim ve merhametten bahsedecek başkaları -- kadın ve erkekler olacak. | TED | ربما لسنا كثرة .. ولكن وان تم تسليط الضوء علينا كمثال جيد للفرد .. ومثال ايجابي سوف يكون هناك المزيد .. من الرجال والنساء والذي يستطيعون ان يردموا من الهوة التي تفصل بيننا ومرة اخرى .. اعود الى الجسر .. اقصد الجسر بين اليمن والعالم فمن المهم بداية الاعتراف بوجود الاشخاص ومن ثم التواصل معهم من ثم التعاطف |