Ama yanından geçer geçmez, sarsıntlı bir şekilde duvarda tırmanmaya başlayacaktı. | TED | لكن بمجرد أن يمروا بجانبه، يبدأ في تسلق الحائط بطريقة متشنجة. |
Bunu bir şekilde tahmin ediyorum, Bu zor olmalı, buna bir şekilde inanıyorum. | TED | وأعتقد على نحو ما، أنني أؤمن بطريقة ما بأنها يفترض أن تكون صعبة. |
Bu aslında Notre Dame'ın doğru bir şekilde kaydedilen bir posteri. | TED | هذا في الحقيقة ملصق لكاتدرائية نوتردام الذي تم تسجيله بشكل صحيح |
İsterseniz bunun nasıl faydalı bir şekilde çalıştığına dair birkaç örnek vereyim. | TED | دعونى أقدم لكم عدد من الأمثلة حول كيفية عمل ذلك بشكل إيجابى. |
Eğer Çin'i neden şaşmaz bir şekilde yanlış yorumladığımızı bilmek istiyorsanız - Çin'in geleceğine yönelik tahminlerimiz yanlış - nedeni budur. | TED | وان اردتم ان تعلموا لماذا نحن نستمر بفهم الصين بصورة خاطئة وتوقعاتنا دائما مُخطئة في يحدث هناك في الحقيقة ان السبب |
Üstünkörü bir şekilde kullanılıyor ve gerçek bir alfanın ne anlama geldiğinigöstermiyor. | TED | استعمل المصطلح بطريقة سطحية جداً بشكل لايمت بصلة إلى المعنى الحقيقي للكلمة. |
Bir otobanda kendi halinde duran, terk edilmiş bir araba değiliz. Ama eğer bir şekilde öyleysek bile, endişelenmeyin. | TED | نحن لسنا سيارات متروكة مركونة وتجلس فارغة في احد الطرق السريعة، وإذا كنا كذلك بطريقة أو بأخرى، لا تقلق. |
Bunu küçük prefabrik parçalarla inşa ediyoruz bunlar hava ve ışığın kontrolü bir şekilde içeri girmesine izin veren pencereler. | TED | ونحن بصدد بناءه مع هذه القطع الجاهزة الصغيرة وهي النوافذ التي تسمح بدخول الهواء والضوء بطريقة متحكم بها داخل المبنى |
Bu olay beni büyülemişti. Sonrasında merak ettim: herhangi birisi Diana imajını gercekten basit bir şekilde ve fiziksel olarak silebilir miydi? | TED | وقد أذهلتني هذه الظاهرة و لذلك تساءلت هل من الممكن ان يقوم اي احد بمسح صورة ديانا بطريقة وحشية و حسية ؟ |
Aynı bilgi, dalganın frekansını hesaplayarak farklı bir şekilde de ifade edilebilir. | TED | ويمكن التعبير عن نفس المعلومات بطريقة مختلفة عن طريق حساب تردد الموجة. |
Ama bazen kendilerini negatif bir şekilde de belli ederler, kıskançlık olarak. | TED | لكن بإمكانهم في أوقات كثيرة أن يظهروا أنفسهم بشكل سلبي، بصورة غيرة. |
Dijital ilişkilerin bu genel çeşitliliği bağlamında güvenli bir şekilde ‘’yabancılığı’’ aramak bu yenilik için çok iyi bir temel olacaktır. | TED | وفي سياق هذا النطاق العريض من العلاقات الرقمية, البحث عن الغرابة بشكل آمن قد يكون وبشكل حسن أساس جديد لذلك الإبتكار |
İşte, öğrenenler lego yapar gibi kolay bir şekilde devre yapıyor. | TED | اذن هنا، الطلاب يقومون ببناء دائرة كهربائيه بشكل مشابهه لتركيبات الليغو. |
Lazerler öyle güçlü ki, topu çok hızlı bir şekilde eziyor. | TED | موجات الليزر قوية جدا فهي تسحق كرة الطاولة بشكل فائق السرعة. |
Arabalarımızın, etraflarındaki her şeyi inanılmaz bir şekilde görmelerine ve sürüşle ilgili tüm kararları vermelerine olanak sağlayan sensörleri var. | TED | سيارات تحوي مجسات تمكنها بصورة سحرية ان ترى كل شيء من حولها وتتخذ القرارات في كل منحى من مناحي القيادة |
Yalnızca programlandığı şeyi yapıyordu: Bulabildiği her şeyle bir şekilde gemiyi tamir ediyor. | Open Subtitles | إنه يقوم بما صُمم لأجله فحسب إصلاح السفينة بأي طريقة بأي شئ موجود |
Ama aslında buna ihtiyacı yok çünkü yine bir şekilde kendini kaldırmaya çalışıyor. | TED | لكنه لا يحتاج ذلك حقا، لأنه، مجددا، يستطيع أن يرفع نفسه نوعا ما. |
Sizi herhangi bir şekilde utandırdıysam çok ama çok özür dilerim. | Open Subtitles | أنا أعتذر جدًا لأنني سببتُ لك الإحراج بأيّ شكل من الأشكال |
Ağzı avının etrafında gergin bir şekildeyken yılan normal bir şekilde nefes alamaz. | Open Subtitles | ومع تمدد وإتساع الفم بإحكام حول الفريسه لا يستطيع الثـعبان التنفس بطريقه طبيعيه |
İkiniz uzun zamandır birlikte çalışıyorsunuz ve 2014 yılında Ebola krizi esnasında agresif bir şekilde bir araya geldiniz. | TED | لقد عملتما أنتما الاثنان معًا لوقت طويل جدًا، والتقيتما في ظروف سيئة عند نشوب أزمة إيبولا في عام 2014. |
701'de yaşardı fakat tuhaf bir şekilde bazı nedenlerden dolayı geri geldi. | Open Subtitles | لقد كان يقيم بالطابق الأعلى شقة 701 لكن بغرابة رجع لسبب ما |
Uçağa binip, evinize güvenli bir şekilde vardığınızdan emim olacaklar. Anahtarlarınız, bayım. | Open Subtitles | سوف يتأكدون من ركوبكما الطائرة وبهذا تكونا قد وصلتما بسلام إلى الوطن |
Seninle balığa çıkamasam da, sana bir şekilde hizmet etmek istiyorum. | Open Subtitles | إن لم يمكنني الصيد معك فأنا أريد أن أخدم بطريقةٍ ما |
Duygularını daha dürüst bir şekilde ifade edebildiğini kanıtlaman gerekecek. | Open Subtitles | عليك أن تُثبت أن بإستطاعتك التعبير عن مشاعرك بشكلٍ أصدق |
Biraz düşünelim, anne. Yani, belki onunla mantıklı bir şekilde anlaşma- | Open Subtitles | دعينا نفكر في هذا يا أمي ربما هناك طريقة للتفاهم معها |