Karınızın varlığını inkar edip evlilik sorumluluklarınızdan kaçmak bir acil durum değil. | Open Subtitles | محاولة لحرمان وجود زوجتك ومسؤولية الزواج الخاص بك هو ليس حالة طارئة. |
Santral, Morningwood Islahevine bağlayın beni. Bu bir acil durum. | Open Subtitles | أعطني إدارة مصلحة السجون، إنها حالة طارئة |
Bu bir acil durum ve kan basıncı düşük. | Open Subtitles | انها حالة طارئة وعبر مباراة الدم باستمرار. |
- Farklı bir acil durumu kastediyorsun! - Evet, farklı bir acil durum. | Open Subtitles | تعني حالة طوارئ حقيقية مختلفة نعم حالة حقيقية |
Bu da bir acil durum, şekerim. | Open Subtitles | انها حاله طارئه ايضا يا عزيزتي |
Bu bir acil durum duyurusudur. | Open Subtitles | هذا إعلان عن حالة طواريء |
Dinle, bir acil durum olmasaydı bunu senden asla istemezdim | Open Subtitles | لم اكن لاطلب منك هذا الطلب ابدا لو لم تكن حالة طارئة |
Bak, bu bir acil durum, eğer bu gece burada olmazsam... | Open Subtitles | اسمعي ,هذه حالة طارئة لولمأتواجدهنا الليلة.. |
Cevap verin, burası Beaver Mills, bu bir acil durum. | Open Subtitles | الرجاء الرد , وهنا قندس ميلز. لدينا حالة طارئة. |
Bu bir acil durum. Fırtına gittikçe büyüyor. | Open Subtitles | فرانك هذه حالة طارئة , العاصفة تكبر سالم وبورتلاند لم يعودوا آمنين |
Eğer bir acil durum olursa buradaki herkes buz üzerinde iş görebilmeli. | Open Subtitles | تعيّن أن يتحمّل الجميع الثلج لو حدثت حالة طارئة. |
Evde rahatsız ettiğim için üzgünüm ama ruhsal bir acil durum sözkonusu, | Open Subtitles | آسفة على إزعاجكِ في البيت لكن هذه حالة طارئة روحية |
Tanrım, vasiyetler bölümünde bir acil durum var. | Open Subtitles | يا إلهي ، هناك حالة طارئة في قسم الودائع |
Evet bu acil bir durum. Sadece ne tür bir acil durum bilmiyoruz. | Open Subtitles | أجل, إنها حالة طارئة ولكننا لا نعرف أي نوع من تلك الحالات |
Başkan bir acil durum duyurusu yayınlayacak. | Open Subtitles | حالة طوارئ ستعلنها الحكومة وستنفذ بالقوة |
... amaşampuansal bir acil durum yaşıyordu. | Open Subtitles | ومن ثم جاءته حالة طوارئ متعلقة بسائل الإستحمام. |
Şimdi, kasaba meydanında bir acil durum var ve senin hemen gelmen lazım. | Open Subtitles | لآن هناك حالة طوارئ في ميدان البلدة وعليك أن تأتي سريعاً |
Acil durum nedir? - Evet, tıbbi bir acil durum var. | Open Subtitles | رقم 911 للطورائ نعم هذه حاله طارئه |
Bu bir acil durum duyurusudur. | Open Subtitles | هذا إعلان عن حالة طواريء |
Amerikan istasyonundan bir acil durum mesajı aldım. Ruslar ve Çinliler biz varız diye birleşmeyi durdurmak için tehdit ediyormuş. | Open Subtitles | لتوّي تلقيت رسالة طارئة من المحطة الأمريكية كُلًا من الروس والصينيين يهددون بالتوقف عن مناورات الإلتحام لأننا توقفنا |
İçeriye daldığımız için üzgünüm ama bu bir ... acil durum. | Open Subtitles | نحن آسفون لا نريد أن نقتحم المنزل ولكنه أمر طارئ |
Başkanın bir acil durum açıklaması yaptığını duymadım. | Open Subtitles | أنا لم أسمع الرئيس يذكر حالة الطوارئ. |
Ne çeşit bir acil durum? | Open Subtitles | اى نوع من الطوارئ ؟ - امم |
Seçeneklerimizin tükenmesi ihtimaline karşın bir acil durum planı oluşturmamız gerekiyor. | Open Subtitles | اذا يجب ان تكون لدينا خطة طوارئ في حالة نفاذ خياراتنا |
Biz sadece cinayet masasından bir acil durum çağrısı aldık. | Open Subtitles | كل ما فعلناه أننا تلقينا إتصالا طارئا عن جريمة قتل |
Sadece James Olsen'ın çözebileceği bir acil durum var. Ayvayı yedik. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}معذرةً، لديّ حالة طائرة لا يمكن إلا لـ (جيمي أولسون) حلها |