Herşey bağışlanmıştı. çünkü hapishanede eğitim için herhangi bir bütçe yoktu. | TED | كل شيء كان بالتبرع ، بسبب عدم وجود ميزانية للتعليم من أجل السجن. |
Bunlar hiçbir görsel kültürü olmayan, görsel sanatlar için herhangi bir bütçe ayırmayan deneyimsiz kişler tarafından yürütülüyordu. Hatta pek çoğunda sanat direktörleri bile yoktu. | TED | هذه الصحف كانت تدار بواسطة عمالة رخيصة لا يمتلكون ثقافة بصرية، ولا ميزانية مخصصة للفنون البصرية في فروع عديدة لم يكن هناك أي مدير للفن |
Kötü haber ise kampanya başkanı seçim gününe kadar gerekli olacak... tahmini bir bütçe oluşturdu ve bu rakam bir hayli büyük. | Open Subtitles | وضع المدير المالي للحملة ميزانية ليوم انتخابك المبلغ كبير |
Artan kayıtlardan ötürü bir bütçe fazlamız var. | Open Subtitles | لدينا على التوالي فائضا في الميزانية نظرا لزيادة الإلتحاق |
Sen yokken ufak bir bütçe problemimiz oldu. | Open Subtitles | بينما كنتِ في الخارج، وجدنا أنّ لدينا نقصا في الميزانية. |
Hayır yarın evde kalamam, Yarın bir bütçe toplantım var. | Open Subtitles | لدي اجتماع ميزانية غدا حسنا عزيزتي انا لا استطيع الحصول على اجازة |
bir bütçe sorunumuz var, değil mi? | Open Subtitles | نعم، حسنا، ليس لدينا ميزانية كافيه هنا أليس كذلك ؟ |
Bak, mantıksız bir bütçe için Bakan Heller'a bunu imzalattırmayacağım. | Open Subtitles | لن أدع الوزير هيللر يوقع على ميزانية غير منطقية |
Aptal bir bütçe fazlamız var ve herkes farklı bir yerde kullanmak istiyor. | Open Subtitles | لدينا فائض ميزانية لعين و الناس كل شخص يريد شيئا مختلفا |
Bak, mantıksız bir bütçe için Bakan Heller'a bunu imzalattırmayacağım. | Open Subtitles | لن أدع الوزير هيللر يوقع على ميزانية غير منطقية |
Yarın bir bütçe toplantım var ve çalışmam gerekiyor. | Open Subtitles | لدي مراجعة ميزانية غدا , وأنا متأخرة جدا |
İki gün önce elimde bir bütçe yasası vardı. | Open Subtitles | قبل يومين كان لدي ميزانية مكتملة وأغلبيه برلمانية |
bir bütçe hazırlamada, davetli listesi planlamada davetiyeleri sipariş etmede bile sana yardım ediyor. | Open Subtitles | تساعدك في وضع ميزانية و وضع لائحه للضيوف حتى يمكنك طلب دعوات زفاف. |
İnsanlar buna çabucak alıştı. Sonra tasarımcılardan oluşan bir ekip kurup onları Amerika'ya gönderdik. Ve onlara sadece bir bütçe, bir dizi bilgisayar çıktısı, bir zaman çizelgesi verdik. | TED | و كذلك إنضم الناس فيها. و جمعنا فريقاً من المصممين, و أرسلناهم الى أمريكا. و أعطيناهم ميزانية, و قائمة بالأشياء التي يجب عليهم أن ينجزوها, و جدول عمل, و لا شيء سوى ذلك. |
5 milyon dolarınız olduğunu hayal edin. Belki gelişmekte olan bir ülkede politikacısınız ve harcamak istediğiniz bir bütçe var, fakirler için harcamak istediğiniz... Bunu nasıl yaparsınız? | TED | تخيلوا أنك تملك بضع ملايين دولار قمت بجمعها. ربما أنت سياسي في إحدى الدول النامية، ولديك ميزانية للإنفاق; وتريد إنفاقها على الفقراء. كيف يمكنك تحقيق ذلك؟ |
Aletleri temin ettim: $37 milyon'luk bir bütçe, 3700 kişilik bir ekip Reykjavik'ten Kahire'ye, Moskova'dan Buenos Aires'e kadar bürolar. | Open Subtitles | لقد قمت بإعداد الأدوات اللازمة: ميزانية 37 مليون $,و 3600 موظف, ومكاتب من ريجافيك الى القاهرة, ومن موسكو الى بيونس ايرس |
Mükemmel dengelenmiş bir bütçe yaptım. | Open Subtitles | سيكون لدينا ميزانية متوازنة للغاية |
Oscar dahiyane bir şekilde 4,300$'lık bir bütçe fazlamız olduğunu buldu. | Open Subtitles | أوسكار" اكتشف بذكاء خارق" مبلغ 4300دولار إضافية في الميزانية |
Engin bir bütçe açığımız var. | TED | لدينا عجز واسع في الميزانية |
Yüzde 4'lük bir bütçe kesintisi yapmamız gerekiyordu ve acil yardım ulaşımıyla ilgili bir kalem vardı. | Open Subtitles | كان علينا القيام بتخفيض %في الميزانية بنسبة 4... وكان لدينا بند النقل الجوي في حالات الطوارئ |