Bunun anlamı, sistem aniden bir bütün olarak bir davranış sergilemeye başlar ve bu davranış, sistemin bileşenlerine bakılarak anlaşılamaz veya kestirilemez. | TED | هذا يعني أن النظام ككل يبدأ فجأة في إظهار سلوك لا يمكن فهمه أو التنبؤ به من خلال النظر إلى مكونات النظام. |
Sistemin bir bütün olarak işleyişi birbirinden bağımsız kurallara bakarak öngörülemez. | TED | إن سلوك الجهاز ككل لا يمكن توقعه من القواعد الفردية فقط. |
Bu videodaki başka bir problem, beynin hareket sırasında sert bir bütün olarak gösterilmesidir. Bu da doğru değildir. | TED | المشكلة الأخرى في هذا الفيديو هي أن الدماغ يظهر ككل جامد بينما يتحرك حولها، وليس ذلك بالشيء الصحيح أيضاً. |
bir bütün olarak kalması için her şeyi yap. | Open Subtitles | إفعل أي شيء للإبقاء عليها بالكامل. |
bir bütün olarak kalması için her şeyi yap. | Open Subtitles | " .إفعل أي شيء للإبقاء عليها بالكامل " |
Biz işi mükemmel yaptık, ama serbest fon endüstrisi bir bütün olarak mükemmel iş yapmadı. | TED | ما قمنا به مدهش، ولكن قطاع صناديق التحوط ككل لم يبلي بشكل جيد. |
Bu yalnızca Avrupa için değil, bir bütün olarak küresel ekonomi için yıkım demek. | TED | وسيكون ذلك كارثياً ليس فقط لأوروبا ولكن بالنسبة للإقتصاد العالمي ككل. |
Bruce, iyileştirmek için inşa etme yöntemini kullanıyordu. Sadece hasta olanlar için değil, bir bütün olarak, tüm topluluk için. | TED | كان بروس يستخدم طريقة البناء من أجل الشفاء، ليس من أجل اولئك المرضى فقط، بل للمجتمع ككل. |
Gelişmekte olan özellikler bir sistemin bağımsız parçalarında olmayan ancak sistemde bir bütün olarak var olan şeylerdir. | TED | الخواص الطارئة هي الأشياء التي لا توجد في قطع فردية في النظام، ولكنها توجد للنظام ككل. |
Benim ya da bir bütün olarak adalet sistemimiz için mümkün olamayacağını düşündüğüm bir şeyi bana tanıtan bir sınıfın öğrenme ortamıydı. | TED | لكن بدلاً من ذلك، كان بسبب البيئة التعليمية في صف عرّفني على شيء لم يكن متاحاً لي أو متاحاً في نظام العدالة ككل. |
Dolayisiyla binayi sadece bireyler icin veya onu kullanacak olan insanlar için yapmiyorsunuzdur, bir bütün olarak toplum için yapiyorsunuzdur. | TED | لذلك فأنت لا تصمم مجرد مبنى للسكان، أو للناس الذين سيقومون باستخدامه، وإنما للمجتمع ككل. |
Bu yüzden Batı'nın gerçekten sadece bir birey olarak düşünmek yerine, doğuya doğru bir adım atması ve kolektif hakkında bir bütün olarak düşünmesi gerektiğini düşünüyorum. | TED | لذا أعتقد أن الغرب يحتاج فعلاً للمضي خطوة نحو الشرق وأن يفكر في المصلحة العامة ككل بدلاً من التفكير فقط في نفسه كفرد. |
Bu kıssaları bir araya getirdiğinizde, sistemin bir bütün olarak ayrıntılı resmini size verir. | TED | وعندما تجمع كل تلك القصص معًا، تحصل على لوحة مفصلة للنظام ككل. |
Bütün bu yanlış açıları toplasanız... bir bütün olarak evde ciddi bir çarpıklık olduğu görülür. | Open Subtitles | إجمع كل هذه الزوايا الخاطئة و ستحصل على تشويه كبير في البيت ككل |
Ailenizi bir bütün olarak korumalısınız. Ameliyata izin vermelisiniz. | Open Subtitles | يجب أن تحمي عائلتك ككل يجب أن تقوم بالجراحة |
Kuantum mekaniğinin kozmolojiye, bir bütün olarak evrene uygulanması devrimciydi. | Open Subtitles | تطبيق فيزياء الكم على علم الكونيات، إلى الكون ككل كان ثوريا. |
Ama evreni bir bütün olarak düşünebilirsek bu bizi çok özel yapar. | Open Subtitles | نعيش على كوكب صغير لكننا قادرون على التأمل في الكون ككل |
Eğlenceliydi çünkü ne zaman hayatımı bir bütün olarak düşünsem, tek söyleyebileceğim iyi hissettiğim. | Open Subtitles | إنه أمر مضحك، فعندما أفكر في حياتي ككل لا يمكنني ألا أن أقول أنني كان شعوراً جيداً |