"bir bahane değil" - ترجمة من تركي إلى عربي

• ليس عذرا
• ليس عذراً
• ليس بعذر
• ليس عذرًا

Bu gerçekten berbattı, ve,hayır, bu bir bahane değil ve ben biliyorum.
لقد كنت في لحظات من الإضطراب ولا, هذا ليس عذرا وأعلم ذلك

Bu bir bahane değil ama saygısızlık etmek istemiştim.
أعني, هذا ليس عذرا, حسنا؟ ولكنني لم أقصد تقليل الاحترام أو أي شيء من ذلك.

Halimden anlaman için söylemedim, ve bu bir bahane değil.
أنا لا أبحث عن الشفقه, أيضا هذا ليس عذرا.

Ellis, annenle hep zor zamanlar geçirdim ama bu bir bahane değil.
إليس، لقد كان دائماً الوقت عصيباً مع والدتك ولكن هذا ليس عذراً

Bu bir bahane değil. 1 saate burada olmaları gerek.
هذا ليس عذراً, عليهم أن يتواجدوا هنا خلال ساعة

Biliyorum bu bir bahane değil ama olayın bu kadar çığrından çıkabileceğini düşünmemiştim.
أعلم أن هذا ليس بعذر و لكنني لم افكِّر أن الأمر سيخرج تماماً عن السيطرة

Ve bu çocuklarımı bu berbat işe bulaştımak için yeterince iyi bir bahane değil.
وهذا ليس عذرًا كافيًا لزج طفلتيّ في هذه الفوضى.

Bütün karidesleri yemesi için yeterli bir bahane değil.
نعم هذا ليس عذرا لإلتهام كل الربيان

Bunları söyleyeceğiz. Ama bu bir bahane değil tatlım.
سنعاتبه على هذا ولكنه ليس عذرا عزيزي

Kocanı öldürmek için bir bahane değil.
هذا ليس عذرا لمحاولة قتل زوجك.

Evet, ama bu bir bahane değil.
نعم , ولكن هذا ليس عذرا

Bu bir bahane değil seni ölüm perisi.
هذا ليس عذرا , ياوجه الشؤم

Tabi bu bir bahane değil.
لكن هذا ليس عذرا

Bu seni incitmek için bir bahane değil.
وهذا ليس عذرا لجرحي لك

Bu bir bahane değil. Hiç de ğil hem de.
لكن هذا ليس عذراً ليس عذراً على الاطلاق

Bu bir bahane değil. Sadece olanlar için bir açıklama.
هذا ليس عذراً, إنه مجرد تفسير لما حدث

Bu bir bahane değil, ben de Iowa'da sadece birkaç gün bulundum.
هذا ليس عذراً كنت في ولاية "ايوا" لبضعة أيام

Yoksul olmak, yoksul görünmek için bir bahane değil.
الفقر ليس عذراً لنبدو كالفقراء

- Bu bir bahane değil. Durmalıyım.
هذا ليس عذراً علي التوقف

Ama bu bir bahane değil tabii çünkü telafi etmenin vakti geldi de geçiyor.
ولكن، الآن، هذا ليس بعذر. لأن الآن هو الوقت المناسب للإصلاح.

Bu bir bahane değil, biliyorum ama...
أعلم بأن هذا ليس بعذر, و لكن...

Bu bir bahane değil.
- هذا ليس بعذر -

Bu bir bahane değil. Ben de yoruldum Mike.
هذا ليس عذرًا (أنا متعبة يا (مايك