Her bir baloncuk bir ülkeyi temsil ediyor. Renkler, gördüğünüz gibi kıtaları temsil ediyor. | TED | كل فقاعة هنا .. تمثل دولة اللون يحدد القارة |
Çoğalıcılar çevresinde, uzay içerisinde bir baloncuk yarattılar efendim, bunun içinde zamanı yavaşlatma oranı... | Open Subtitles | لقد صنعوا فقاعة حول المستنسخين و داخلها تم إبطاء الوقت بمعدل |
- Zaman Savaşı'nda! Tüm savaş Zaman Kapanı'nda sıkışmıştı. bir baloncuk gibi düşün. | Open Subtitles | والحرب كلها في وقت مقفل مثل مختومة في فقاعة |
Her ince başın altında, içi sıvı dolu,basınçlı, patlayıcı bir baloncuk var. | Open Subtitles | يختبىء أسفل كل رأس صغير فقاعة متفجرة من ضغط سائل يتعاظم |
Kendini sağır bir baloncuk gibi soyutlamanın iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | حسنا,لا أعتقد عزل نفسك في فقاعة الصم هي فكرة جيدة |
Keşke bir baloncuk falan olsa. | Open Subtitles | أتمنى لو كان هناك فقاعة أو شيء ما تعرفين |
Kalbini kıracak. Kalbin zaten bir baloncuk kadar narin. | Open Subtitles | سوف تفطر قلبك وقلبك لا يزيد صلابة عن فقاعة صابون |
bir baloncuk. Sanırım herkes bunun ne anlama geldiğini biliyor. | TED | فقاعة فكرة أعتقد أن الكل يعرف معنى ذلك |
Eğer ilacınızda ufacık bir baloncuk kalsa-- çünkü her sabah onu iyice karıştırmanız lazım-- baloncuk kalırsa muhtemelen ölüyorsunuz. | TED | وان حدث و تشكلت فقاعة هواء داخل محلول دوائك الذي يقوم بخلطه كل صباح وبقيت هناك دون ان تطرد فسوف تلقى حتفك أيضاً على الاغلب |
Bu olay da, egzotik parçacıklardan oluşan bir baloncuk ile yayılan bir x ışını seli ile sonuçlanacaktır ve bu parçacıkların içinde, atıcının durduğu yerin merkezinde, plazmalar olacaktır ve böylece plazmalar toptan biraz daha hızlı hareket edecektir. | TED | هذا سينتج فائض من الأشعة السينية ستكبر على شكل فقاعة مع أجسام غريبة أخرى، ستكون البلازما في وسط ركام الرمية، وستبتعد كذلك عن ركام الرمية أسرع قليلًا من الكرة نفسها. |
Sağ alt köşe bizim evrenimizi temsil ediyor, ki ufukta göründüğü kadarıyla sınırlı ötesiyle alakalı değil. Ama o bile sanki daha devasa bir gerçeklik içinde yer alan bir baloncuk. | TED | هذه صورة أخرى. الجانب الأيمن في الأسفل يبين كوننا وهو على الأفق ليس أبعد من ذلك ولكن حتى هذا ليس سوى فقاعة واحدة، إن جاز التعبير، في واقع أضخم |
Anakin, onun nefes alabileceği bir baloncuk yapmalıyız. | Open Subtitles | فقاعة لها لتتنفس استخدم القوة لتبعد |
Bu tek bir baloncuk. | TED | هذه فقاعة واحدة. |
Dokunaklı bir baloncuk... | Open Subtitles | فقاعة مثيرة للشفقة. |
Tek bir baloncuk bile duymak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد سماع حتّى فقاعة |
Tam burasında küçük tek bir baloncuk. | Open Subtitles | هنا تماماً. فقاعة صغيرة |
Onlar akvaryum içindeki bir baloncuk gibiler. | Open Subtitles | انهم في فقاعة حوض سمك |
Boğazımda bir baloncuk vardı. | Open Subtitles | كا لدي فقاعة في حلقي |
bir baloncuk baloncuk | Open Subtitles | فقاعة فقاعة |